Mahkeme kararını yerine getirmeyen idareye karşı ne yapılabilir?
Bir hukuk devletinde mahkeme kararlarına uyulması zorunludur. Anayasamızda bu husus açıkça düzenlenmiştir. Zira Anayasa madde 138/son;“Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların yerine getirilmesini geciktiremez.” şeklinde emredici biçimde yer almaktadır. Dolayısıyla mahkeme kararlarının yerine getirilmesinde idarenin takdir yetkisi yoktur, karar doğrultusunda işlem tesisi zorunludur.
Ancak buna rağmen idareler tarafından mahkeme kararlarının yerine getirilmesinde sorunlar yaşandığı sıklıkla görülmektedir. Bu gibi durumlarda nasıl bir yol izleneceği, mahkeme kararının türüne göre değişecektir.
Bilindiği üzere mahkeme kararlarının iki temel türü mevcut olup işlemi ortadan kaldıran iptal kararları ile oluşan zararın giderilmesine yönelik tam yargı davaları ayrımı mevcuttur.
İdare tarafından yerine getirilmeyen karar iptal kararı ise, 2577 sayılı İYUK madde 28/1 gündeme gelecektir. Düzenleme gereği Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçemez.
İptal kararları ile işlem sanki hiç sonuç doğrumamış gibi ortadan kaldırılacak ve böylece mağduriyet giderilecektir. Aksi durumda muhatapların, mahkeme kararının yerine getirilmemesi gerekçesiyle devlet aleyhinde maddi ve manevi tazminat davası açma hakları mevcuttur. Hal böyle olunca iptal davası kararlarının yerine getirilmediği hallerde vatandaşların tekrardan dava açması gibi bir zahmete mecbur kaldıkları söylenebilir. Üstelik açılan ikinci davanın konusu sadece tazminata ilişkin olduğundan, idare tarafından işlemin icrası geciktirildikçe mağduriyetlerin devam edeceği açıktır. Ancak madem ki ülkemiz Anayasa madde 2 gereği hukuk devletidir, bu gibi sorunların yaşanması kabul edilemez.
Eğer uygulanmayan karar tam yargı davası ise meselenin çözümü daha basittir. Zira bu durumda İYUK madde 28/2 ile sorun çözülecektir. Düzenlemeye göre konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde yatırılır. Belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur. Yani icra takibi yapılarak mahkeme kararının yerine getirilmesi sağlanacaktır.
Yukarıdaki türden aksaklıkların yargıya olan güvenci ve adalete dair inancı sarsacağı da muhakkak olmakla temennimiz ,özellikle iptal davaları yönüyle daha pratik ve kalıcı çözümler getirilmesidir.