Tacirler ve ticaret şirketleri, ekonomik düzenin önemli bir parçasıdır. Bu sebeple devamlılıklarının sağlanması önemlidir. Ancak bazı durumlarda borçlarını ödeyememeleri sebebiyle iflas etmeleri gündeme gelebilmektedir.
Yazımızla, iflas kavramı ve kimlerin iflasa tabi olduğunu, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu/TTK ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu/İİK eşliğinde ana hatlarıyla ele almaktayız.
Yazı içeriği ve Başlıklar;
1-İflas Nedir
2-Kimler İflasa Tabidir
I) İflas Nedir?
Borç tahsili, cüzi ve külli takip olarak ikiye ayrılmaktadır.
Normalde icra hukukunda borçlunun bir veya birkaç alacaklısı, alacaklarını borçlunun malvarlığından tahsil etmeye çalışırlar. Burada sadece alacak miktarı kadar olan malvarlığı takibn/haczin konusunu oluşturur. Bu türden takipler cüzi takiptir.İflas ise, iflas organları tarafından alacaklıların alacağının tahsili amacıyla borçlunun tüm malvarlığı üzerinde gerçekleştirilen cebri bir tasfiye usulüdür.
Genel iflas sebebi, borçlunun muaccel olmuş para borcunu depo emri kararına rağmen ödememesidir. İflasta tüm alacaklıların, borçlunun malvarlığından tatmin edilmesi ilkesi benimsenmiştir. Başka bir ifade ile borçlunun haczedilebilen malvarlığının tamamı, takip yapmış olsun olmasın tüm alacaklıların alacaklarının ödenmesine tahsis edilir.
İflasa tabi kişilerin iflas yolu ile takip edilebilmesi, alacaklılara tanınmış bir imkandır. Ancak burada bazı durumlarda alacaklıların (İİK madde 177) ve hatta doğrudan borçluların (İİK madde 178) talebiyle de iflas gündeme gelebilecektir.
İflas için yerleşim yerindeki Asliye Ticaret Mahkemesinden iflas kararı alınacaktır.Takipli iflas, alacaklının icra dairesine yaptığı takip talebi ile başlar. İflas takip talebini alan icra dairesi, borçluya, bir iflas ödeme emri gönderir. Borçlu ödeme emrine karşı itirazını icra dairesine yapar. Ödeme emrine karşı yapılan itirazların incelenmesi ve borçlu hakkında iflasa karar verilmesi Asliye Ticaret Mahkemesinin görevidir.
II) Kimler İflasa Tabidir?
1-Gerçek Kişi Tacirler;
TTK madde 12/1’e göre; bir ticari işletmeyi kısmen de olsa kendi adına işleten kimseye tacir denilmektedir. TTK madde 11 ise, esnaflık ile ticari işletme ayrımını, ticari işletmenin esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan ve faaliyetlerin devamlı/bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme tanımlamasıyla yapmaktadır. Tacir sayılmak için üstteki şartlar yeterli olup ticaret siciline işletme kayıt olunmasa dahi tacir sorumluluğu doğacaktır.
2-Tacir Sayılanlar ve Tacir Gibi Sorumlu Olanlar
TTK madde 12/2’ye göre; bir gerçek kişi fiilen işletmeye başlamamış olmakla beraber, ticari işletme kurup açtığını sirküler, gazete radyo, tv gibi ilan araçları ile halka duyurmuş ya da ticaret siciline kaydettirip bunu ilk etmişse, tacir sayılmaktadır; dolayısıyla iflasa da tabidir.
Ayrıca TTK madde 12/3 gereğince, bir ticari işletme açmış gibi ister kendi adına ister adi şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken varsayılmayan diğer herhangi bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerle bulunan kimse de iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur ve iflasa tabidir.
TTK madde 14/1 uyarınca; yaptıkları işlerin niteliği, meslekleri ve kişisel halleri sebebiyle, yasal ya da yargısal bir yasağı çiğneyerek veya başka bir kişinin iznine, resmi makamın ruhsatına gerek olup da bu izin ya da ruhsatı almadan ticari işletme işleten kimseler de, tacir sayıldıkları için iflasa tabidir. Örneğin, yasak olmasına rağmen bir ticari işletme işleten noter veya kamu görevlisi dahi bu anlamda iflasa tabi olacaktır.
Son olarak ise TTK 1064-1087 maddeleri hükümleriyle düzenlenmiş bulunan ve deniz ticareti ile ilgili bir kavram olan donatma iştirakinin de tüzel kişiliği bulunmamakta beraber iflasa tabi olduğu, TTK madde 1084 gereği kabul edilmiştir. Donatma iştirakinin tanımı, TTK madde 1064 içerisinde; “Birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda kullanmaları hâlinde donatma iştiraki vardır “ olarak tanımlanmıştır. Buna göre donatma iştiraki hakkında iflasın açılmasıyla iştirak son bulur.
3-Ticaret Şirketleri
Ticaret şirketlerinin tamamı TTK madde 16 uyarınca tacir sayılırlar ve iflasa tabidirler. Bu açıdan şirketin şahıs ya da sermaye şirketi olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Hukukumuzda ticaret şirketleri kollektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir ve ticaret siciline tescille tüzel kişilik kazanırlar.
4-Ticari İşletme İşleten Dernek ve Vakıflar
Dernekler ve Vakıflar tacir olmamakla birlikte, amaçlarına ulaşmak maksadıyla ticari işletme işletmeleri durumunda TTK madde 16/1 gereği tacir sayıldıklarından istisnai olarak iflasa da tabidirler. Bu gibi işletmeler ticaret siciline tescille tacir sıfatını kazanmaktadır.
İstisnanın istisnası ise TTK madde 16/2 gereği,derneğin kamuya yararlı bir dernek olması, vakfın ise gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcaması halidir. Bu durumda belirtilen özellikleri taşıan dernek veya vakıf, ticari işletem işletse dahi tacir sayılmazlar ve iflasları istenemez.
5-Kamu Teşekkülleri
Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan teşekkül ve müesseseler de, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümleri çerçevesinde idare edilmek ya da ticari şekilde işletilmek üzere, Devlet, vilayet, belediye gibi kamu tüzel kişileri tarafından kurulmuş oldukları takdirde iflasa tabidir.
6-Özel Kanunlar Gereği İflasa Tabi Olanlar
Ticareti terk eden eski tacir, İİK madde 44/2 gereği ticareti terk ettiğinin ilanından itibaren 1 yıl içinde tabi olmaya devam eder.
Kollektif şirket ortakları ile komandit şirketlerdeki komandite ortaklar, paydaşlık sıfatından ötürü tacir olmayıp normalde iflası istenilecek olan şirketin kendisidir. Ancak isitisnai bir düzenleme ile şirket borçlarından ötürü ortaklar, TTK madde 238/2, 240 ve 317 gereği iflasa tabidir.
5411 sayılı Bankacılık Kanunu madde 110 gereği, bir bankanın yöneticilerinin ve denetçilerinin kanuna aykırı karar ve işlemleriyle banka hakkında faaliyet izni kaldırılır ya da TMSF’ye devrine sebep olunursa, bu kişilerin bankaya verdikleri zararlarla sınırlı olarak bunların şahsi sorumlulukları yoluna gidilerek, TMSF kararına istinaden ve talebi üzerine doğrudan şahsen iflaslarına karar verilebilecektir.
İflasa tabi birisi hakkında iflas yoluyla takip yapıldıktan sonra borçlu olan bu kişinin ölmüş olması halinde, İİK madde 53 gereği alacaklının takibi terekeye karşı devam ettirmek hakkı vardır
*Yazımız genel bilgillendirmeye yöneliktir. İflaslı takip uyuşmazlıları birçok ayrıntıyı içerdiğinden konusunda uzman kişilerden yardım alınması hak kaybı yaşanmaması adına son derece önemlidir.