Boşanma davası açtınız. Ancak bazı konuları dava dilekçenizde eklemediğinizi sonradan fark ettiniz. Ya da dava sürerken eşiniz boşanmayı gerektiren başka bir kusur işledi.
Böyle bir durumda nasıl bir yol izlenmelidir? Gelin konuya dair Yargıtay karar arşivine ufak bir gezintiye birlikte çıkalım.
YENİ OLAY VARSA YENİ DAVA AÇILMALIDIR!
“…Her dava açıldığı tarihteki koşullara tabi olup dava tarihinden sonra meydana gelen olaylar eldeki boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez. Bu sebeple, davacı ıslah yoluyla, dayandığı vakıaları değiştirebilir veya davaya yeni vakıaları dahil edebilir ise de, boşanma davasının devamı sırasında işlendiği iddia olunan zina fiilinin veya başkaca bir kusurlu davranışın ıslah yoluyla olsa dahi eldeki boşanma davasında davalı-karşı davacı kadına kusur olarak yüklenmesi ve davanın bu sebeple kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Açıklanan sebeplerle, davacı-karşı davalı erkeğin zina (TMK m. 161) hukuki sebebine dayalı boşanma davasının reddine karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…”; YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2018/4441 E 2019/6576 K
ESKİ OLAYLAR ISLAH EDİLEBİLİR ve MASRAF ALINMAZ!
“…Somut olayda, davalı-davacı erkek duruşmada ve 08.03.2016 tarihli ıslah dilekçesiyle davanın hukuki sebebini zina sebebi ile boşanma yanında, haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma olarak ıslah ettiğini beyan etmiştir. Mahkemece, davalı-davacı erkek tarafından ıslaha ilişkin maktu ıslah harcı yatırılmamış olduğu böylelikle usulüne uygun yapılmış bir ıslah işlemi olmadığı gerekçesiyle davalı-davacı erkeğin haysiyetsiz hayat sürme ve pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı boşanma talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Oysa Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 176 vd. maddelerine göre, taraflardan herbiri dava/cevap dilekçesini ıslah ederek yeni bir vakıa ekleyebilir, davanın hukuki sebebini genişletip, değiştirebilir ıslah karşı tarafın veya mahkemenin kabulüne bağlı olmadığı gibi bu konularda harç ödenmesine de gerek yoktur.O halde mahkemece; davalı-davacınm haysiyetsiz hayat sürme (TMK m. 163), pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebine dayalı (TMK m. 162) boşanma talebi hakkında tüm deliller değerlendirilerek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken ıslah işlemi dikkate alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”; YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2018/1484 E 2018/8676 K
DAVA DİLEKÇESİNDE FERAGAT EDİLEN KONULAR ISLAHLA TEKRAR TALEP EDİLEMEZ!
“…Davacı kadın 30.01.2015 havale tarihli dava dilekçesinde davalıdan hiçbir nafaka ve tazminat talebi olmadığını belirtmiş fakat davacı kadın vekili 08.07.2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemece davacının boşanmanın fer’i niteliğindeki maddi tazminat talebi kısmen kabul edilmiştir. Davacı kadının dava dilekçesindeki beyanı tazminatlardan feragat niteliğindedir. Bu taleplerin, sonradan ıslah dilekçesi ile tekrar istenmiş olması, feragat beyanı karşısında hukuki sonuç doğurmaz. Feragat beyanı açıklandığı andan itibaren kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK m.311/1). Feragat beyanının iptalini gerektiren irade bozukluğu da iddia ve ispat edilmemiştir. Bu sebeple ıslah işlemi ile feragatten dönülemez. Bu husus gözetilerek, davacının maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebinin reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir…”; YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2016/11423 E 2018/1885 K
BOZMADAN SONRA YENİDEN BAKILAN DAVAYA ISLAHLA OLAY EKLENEMEZ!
“…Ancak; Bir davada ıslah, tahkikat bitinceye kadar yapılabilir (HMK m. 177/1). Hüküm, Yargıtay’ca bozulduktan sonra bu yoldan faydalanmak mümkün değildir (04.02.1948 tarihli 10/3 sayılı içt. bir. kararı). Bu itibarla, bozmadan sonra, terke dayanan boşanma davasının 07.02.2017 tarihinde ıslah edilmiş olması geçerli kabul edilemez. Erkek tarafından açılan boşanma davası hakkında uyulan bozma kararı gereğince hüküm kurulması gerekirken, bozmadan sonraki ıslaha geçerlilik tanınarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”; YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2018/5361 E 2018/14938 K
DAVANIN TÜMÜNE DAİR AÇIKLAMA YAPMAK İSTEYEN EŞE BU HAK TANINMADAN SON AŞAMAYA GEÇİLEMEZ!
“…İlk derece mahkemesi, kadının zina sebebine dayalı davası olmadığı ve zina sebebiyle karar verilmesine ilişkin ıslah dilekçesinin sözlü yargılama aşamasında verildiği, kadının münhasıran evlilik birliğinin sarsılması (TMK m. 166/1) sebebine dayalı boşanma davası açtığı gerekçesiyle kadının davasının TMK m. 166/1 uyarınca kabulüne hükmetmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Tahkikatın sona ermesi” başlıklı 184. maddesinde hâkimin tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz vereceğini ve tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim edeceğini düzenlemiştir. 18.02.2021 tarihli celsede davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre verilmesi isteminde bulunarak tahkikatın tümü hakkında açıklama yapmadığı, mahkemece davalı-karşı davacı kadın vekilinin süre istemi konusunda olumlu olumsuz bir karar vermeden tahkikat aşaması sonlandırılarak sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve sözlü yargılama ve hüküm için duruşma günü verilmesine karar verildiği görülmektedir. Bu durumda, davalı-karşı davacı kadın vekilinin henüz tahkikatın tümü hakkında hakkında açıklama yapmadığı nazara alındığında tahkikat aşamasının bittiğinden söz etmek mümkün değildir. O halde davalı-karşı davacı kadın vekilinin 01.03.2021 tarihli ıslah dilekçesinin süresinde olduğunun kabulü gerekir. Gerçekleşen bu durum karşısında davalı-karşı davacı kadının dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşamasında usulüne uygun olarak zina sebebiyle boşanma kararı verilmesini de talep ettiği ve akabinde süresinde sunduğu ıslah dilekçesinde terditli olarak zina(TMK m. 161); olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması sebeplerine (TMK m. 166/1) dayalı olarak boşanma talep ettiği dikkate alınarak davalı-karşı davacı kadının öncelikle Türk Medeni Kanunu’nun 161. maddesindeki zina sebebine dayalı boşanma talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir…”; YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ 2021/4568 E 2021/8420 K
Özetle, dava dilekçesinde feragat edilmeyen eski konular, aile mahkemesi tarafından sözlü yargılama safhasına geçilene kadar davaya dahil edilebilir. Davanın açıldığı tarihten sonraki olaylar ise yeni bir davaya konu edilerek eldeki dosya ile birleştirilmesi sağlanacaktır. Çünkü boşanmada eşlerin kusuru tek seferde ve tüm sebepler değerlendirilerek belirlenmelidir.
*/Makalemizdeki içerik, genel olarak bilgilendirme amaçlıdır. Her olayın farklı özellikler taşıması ve nedeniyle, konusunda uzman boşanma avukatlarından destek alınması son derece önemlidir.
**/Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr/