Nafaka yazı serimizin 3. bölümünde, yoksulluk nafakasına dair genel bilgileri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu/TMK ve Yargıtay kararları eşliğinde aktarmaktayız.
Önceki yazılarımız için;
https://www.jethukuk.com/nafaka-serisi-1-tedbir-nafakasi/
https://www.jethukuk.com/nafaka-serisi-2-istirak-nafakasi/
Yazı İçeriği ve Başlıklar
1 | Yoksulluk Nafakası Nedir |
2 | Yoksulluk Kavramı |
3 | Nafakanın Belirlenmesi |
4 | Nafaka Miktarının Değiştirilmesi |
5 | Zamanaşımı ve İcra |
1/Yoksulluk Nafakası Nedir?
Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle ekonomik anlamda zorluk çekecek olan eşin diğerinden isteyebileceği nafaka türüdür. Yasal dayanağı ise TMK madde 175 /1 içerisinde yer almaktadır.
- Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.
Evlilik birliğinde eşler arasında geçerli olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik birliğinin sona ermesinden sonra da kısmen devamı niteliğinde olan yoksulluk nafakasının özünde, sosyal ve ahlaki düşünceler yer almaktadır. Yoksulluk nafakası, bir bakıma evlilik birliği devam ettiği sürece söz konusu olan karşılıklı bakım ve geçindirme ödevinin devam ettirilmesi anlamını taşımaktadır (Akıntürk, Turgut/Ateş, Derya; Aile Hukuku, C. 2, İstanbul 2019, s. 302).
Yoksulluk nafakası talep edilebilmesi için aşağıdaki şartların varlığı gereklidir.
- Bu yönde açık bir talepte bulunulması,
- Boşanma nedeniyle yoksulluğa düşülmesi,
- Nafaka talep eden eşin nafaka istediği eşe göre boşanmada daha az kusurlu olması,
- Nafakanın zenginleşme aracı olarak kullanılmaması,
Gereklidir.
Yoksulluk nafakası isteyecek olan eş dilerse boşanma davası ile birlikte dilerse bu davadan sonra yoksulluk nafakası talep edebilir. Bu konuda karar verme yetkisi kişinin ikamet ettiği yerdeki Aile Mahkemeleridir. Eğer nafaka isteği boşanma ile birlikte talep edilmişse eşlerin son 6 ay oturdukları yerdeki Aile Mahkemeleri de yetkilidir.
2/Yoksulluk Kavramı
Yoksulluktan anlaşılması gereken her olayda ayrı ayrı ele alınır. Yasada yer verilen “yoksulluğa düşecek” kavramından ne anlaşılması gerektiği konusunda yasal bir tanımlama olmaması karşısında bu husus uygulamada kurallara bağlanmış olup Yargıtay içtihatları ile şekillenmiştir. Bu çerçevede yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür, eğitim gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların “yoksul” kabul edilmesi gerektiği benimsenmiştir.
- “…Bunun yanında, yoksulluk nafakası istenebilmesi için istemde bulunan tarafın boşanma yüzünden yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşmış bulunması şarttır. Başka bir ifadeyle, geçimini kendi mali kaynakları ve çalışma gücüyle sağlama imkânından yoksun olan taraf diğer koşulları da varsa yoksulluk nafakası talep edebilecektir…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2424 E 2019/751 K
Nafaka ihtiyaca yöneliktir, bu anlamda mecburiyetten kaynaklanmaktadır. Yoksa sırf boşanılmış olması nedeniyle bir eşin diğerine süresiz biçimde ödenecek olan nafaka ile sorumlu tutulması hakkaniyetle bağdaşmaz. Bu noktada hem talep eden eşin TMK madde 2 anlamında dürüstlük kuralına uygun davranıp davranmadığı hem de yükümlü tutulan eşin hakkaniyete göre maddi gücü dikkate alınacaktır.
- “…Yoksulluk nafakasıyla, boşanma sonucunda yoksulluk içine düşen eşin asgari yaşam gereksinimlerinin karşılanması düşünüldüğünden, yoksulluk nafakasının amacı hiçbir zaman nafaka alacaklısını zenginleştirmek olamaz. Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için nafaka talep eden eşin boşanma nedeniyle yoksulluğa düşecek olmasının yanı sıra, nafaka talep edilen eşin de nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması gerekmektedir. Bu açıdan bakıldığında, yoksulluk nafakasının sosyal ve ahlaki düşüncelere dayanması özelliği, sadece nafaka talep eden tarafa nafaka verilmesinde değil, aynı zamanda nafaka talep edilen tarafın nafaka ödeyebilecek ekonomik gücünün bulunması koşulunda da kendisini göstermektedir. Dolayısıyla boşanmadan sonra yoksulluğa düşecek olan tarafı koruma amacını taşıyan yoksulluk nafakası, hiçbir surette nafaka yükümlüsüne yükletilen bir ceza veya tazminat niteliğinde olmamalıdır…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/368 E 2022/635 K
Ancak yukarıdaki içtihatlardan, nafaka yükümlüsünün asgari ücretle çalışması halinde sorumlu tutulamayacağı türünden yanlış bir kanıya varılmamalıdır. Kastedilen, talep eden eşin ihtiyacının varlığı ve sorumlu tutulan eşin bunu ödeyebilecek durumda olması ve de bu konuda dengenin gözetilmesidir.
- “…Hukuk Genel Kurulunun yerleşik kararlarında ‘asgari ücretle çalışılmakta bulunulması’ yoksulluk nafakası bağlanmasını imkansız kılan bir olgu olarak kabul edilmediği gibi, yoksulluğu ortadan kaldıracak bir gelir seviyesi olarak kabul edilmemektedir…Asgari ücret seviyesinde gelir elde edilmesi yoksulluk nafakası bağlanmasına engel değilse de bu durumun nafaka miktarının tespitinde esas alınacağı da unutulmamalıdır…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1036 E 2019/1147 K
3/Nafakanın Belirlenmesi
Nafaka belirlenirken tarafların ekonomik durumu dikkate alınacaktır. Bu anlamda gelir ve maaş durumu, günlük yaşamı idame ettirmeye yönelik zorunlu giderler, sahip olunan malvarlığı ve bunların gelir sağlayıp sağlamadığı, bakmakla yükümlü olunan diğer kişiler, sürekli hastalık vb durumlara özgü masraflar araştırılarak karar verilecektir.
TMK madde 175/2 gereği, nafakada tarafın kusuru aranmaz. Ancak bu düzenlemeden boşanmada tamamen kusurlu olan veya diğerine göre daha ağrı kusurlu olan eşin de nafaka talep edebileceği sonucu çıkmaz. Zira hukukta bir kişinin kendi kusuruna bağlı olarak kazanımda bulunması mümkün değildir.
- “…yoksulluk nafakası isteminde bulunan tarafın kusurunun daha ağır olmaması gerekmektedir. Eş söyleyişle, boşanmaya sebep olan olaylarda tam kusurlu ya da ağır kusurlu eş lehine yoksulluk nafakasına hükmedilemeyecektir…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/2427 E 2020/262 K.
Bir eşin sırf keyfi biçimde çalışmayıp nafaka istemesi veyahut bundan kurtulmaya çalışması mümkün değildir. Yoksulluk durumu günün ekonomik koşulları ile birlikte, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ve yaşam tarzları değerlendirilerek takdir edilmelidir.
- “…Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, asgari ücretle çalışan kadının boşanmakla yoksulluğa düşüp düşmeyeceği konusunda görüş ayrılığı ortaya çıkmış ve çoğunlukça asgari ücret gelirinin olması, nafaka takdirine etkili bir husus olarak kabul edilmemiştir…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2010/614 E 2010/597 K
Eşlerin boşanma ile uğradıkları zararı ve yoksulluğu önlemek isteyen bu nafaka türü, temel ihtiyaçlarla birlikte belirli oranda eğitim, sosyal ve kültürel ihtiyaçları da kapsamaktadır.
- “…Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.1998 tarih, 1998/656 E., 688 K. sayılı ilamında; “…yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür (eğitim) gibi bireyin maddi varlığını geliştirmek için zorunlu ve gerekli görülen harcamaları karşılayacak düzeyde geliri olmayanların yoksul kabul edilmesi gerektiği…” vurgulanmıştır…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/117 E 2019/1153 K
4/Nafaka Miktarının Değiştirilmesi
Yoksulluk nafakasına süresiz olarak karar verilmektedir. Bu sebeplerle nafakanın değişen koşullara göre uyarlanması her iki taraf için de kabul edilen bir hak olup değişen koşullar nafaka miktarının arttırılması veya azaltılmasında dikkate alınacaktır.
TMK madde 176/4 gereği; tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın arttırılması veya azaltılmasına karar verilebilir.
Yukarıda sözü edilen yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin bunu zorunlu kılması gerekmektedir. Bu doğrultuda Yargıtay uygulamasına göre; nafaka alacaklısı davacının ihtiyaçları ile nafaka yükümlüsü davalının gelir durumunda, nafakanın takdir edildiği tarihe göre olağanüstü bir değişiklik olmadığı takdirde; yoksulluk nafakası TÜİK verilerine göre artırılmalı ve böylece taraflar arasında önceki nafaka takdirinde sağlanan denge korunmalıdır.
- “…O halde; nafakanın kaldırılması isteminin aynı zamanda nafakanın azaltılması istemini de kapsadığı gözetilerek, davalının aylık düzenli olarak elde ettiği gelirin davalıyı yoksulluktan tamamen kurtarmadığı, ancak mali durumunu olumlu yönde değiştirdiği dikkate alındığında nafakada hakkaniyete uygun bir oranda indirim yapılması gerekirken davanın tümden reddine karar verilmesi doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir…”; Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2016/10893 E 2017/636 K
- “…Boşanma kararının kesinleşmesinden itibaren ödenmesine karar verilen aylık 100 TL yoksulluk nafakasının, aylık 750 TL’ye yükseltilmesinin talep edildiği anlaşılmakta olup, davacının, aylık 100 TL yoksulluk nafakası ile geçinmesinin günümüz ekonomik koşullarında mümkün olmadığı ve 100 TL nafaka ile geçinmesi mümkün olmayan davacının, çalışma olgusunun da süreklilik arzetmediği, dolayısıyla, yoksulluk halinin devam ettiği ortadadır.Mahkemece, dava tarihindeki şartlara göre; yoksulluk nafakasına hükmedilen tarih ile artırım davasının açıldığı tarih arasında geçen süre dikkate alınarak, bu süreçte paranın satın alma gücü de değerlendirilmek koşuluyla, hakkaniyete uygun, en azından enflasyon oranında artırım yapılması gerektiği kuşkusuzdur…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2014/416 E 2015/2631 K
5/Zamanaşımı ve İcra
Nafaka alacakları için 10 yıllık zamanaşımı söz konusudur.
- “…Nafakaya ilişkin ilamlar, bir borcun veya bir hakkın varlığını belirten ilamlar gibi olmayıp, nafaka alacağı zaman geçtikçe borçlu zimmetinde tahakkuk edeceğinden, takip gününden geriye doğru on yıldan önce işlemiş olan nafaka alacağının zamanaşımına uğradığının kabulü gerekir…”; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2019/9724 E 2019/13231 K
Mahkeme tarafından verilen nafaka kararı borçlusu olan eş tarafından yerine getirilmezse, hakkında icra takibi başlatılabilir ve bu meblağ zorla alınır. Hatta bu durumda istisnai bir düzenleme olarak nafakayı ödemeyen eş zorlama amaçlı hapse dahi alınabilir.
İcra ve İflas Kanunu madde 344;
- “Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.
- Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir”
*Yazımız genel bilgilendirme amaçlı olup her olayın koşulları farklıdır. Bu sebeplerle nafaka uyuşmazlıklarında hak kaybı yaşanmaması adına konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.
**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr