
I) Adli Kontrol Nedir?
Adli kontrol; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) madde 109 ve devamında düzenlenen bir koruma tedbiridir. Tedbirin varoluş gayesi ise; kişi hürriyeti ve güvenliğine doğrudan müdahale eden tutuklamanın sakıncalarını gidermeye yöneliktir. Madde gerekçesinde açıkça yer verildiği üzere tutuklama uygulamasında, kişi hürriyetinden tam olarak yoksun kalmakta ya da serbest bırakılmaktadır. Ancak her iki durumun da yaratacağı farklı sakıncalar mevcut olup tutuklamanın masumiyet karinesi başta hak ihlaline açık yapısı, tamamen serbest bırakılmanın ise yargılamada delillerin korunması ve hükmün infazının güvence altına alınmasını zora sokması, alternatif bir koruma tedbirinin varlığını zorunlu kılmıştır.
İşte anılan sebeplerle, kişileri özgürlüğünden yoksun kılmamakla birlikte gözlemeyi ve denetlemeyi olanaklı kılan bir tedbir türü olarak adli kontrol kabul edilmiştir. Böylece kişinin kaçması riski azaltılırken hürriyetten tümü ile yoksun kılmanın zararları da ortadan kaldırılmış olmaktadır.
Yine madde gerekçesinde yer aldığı biçimde adli kontrolün hem özgürlükçü ve hem de kamu düzenini koruyucu nitelikte bulunduğu söylenebilir. Adli kontrol tedbirinden sonra tutukluluk uygulaması istisnai hale gelmekte ve aynı sonuçların elde edilebileceği hallerde tutuklama yerine adli kontrole hükmetmek gerekecektir.
Adli kontrol bir tedbir olduğundan, koruma tedbirlerinin genel özellikleri olan geçicilik, orantılılık, belirli yoğunlukta suç şüphesi ve araç olma vasıfları bu kurum açısından da geçerlidir.
II) Hangi Hallerde Adli Kontrole Başvurulabilir?
CMK madde 109/1 uyarınca tutuklama sebeplerinin varlığı halinde tutuklama tedbiri yerine adli kontrol altına alınmaya karar verilebilecektir. Ancak tutuklama koşulları yoksa adli kontrole de hükmedilemez. Başka deyişle; adli kontrol tutuklamanın alternatifi ve tutuklamanın sonuçlarını hafifleten bir kurum olmakla birlikte yine de Anayasa ile güvence altına alınan özgürlükler alanına müdahale ettiği mülahazasıyla yasa koyucu tarafından CMK madde 100’de yer alan tutuklama nedenlerinin varlığına tabi kılınmıştır. Bu nedenle adli kontrol kararına konu dosya özelinde, sadece tutuklama yerine adli kontrole neden başvurulmadığı değil, ayrıca bizatihi adli kontrole hükmetme ihtiyacı yönüyle somut olay şartlara uygun olarak değerlendirme yapılarak kararda tartışılması ve gerekçelendirilmesi, hem CMK hükümleri hem de Anayasa madde 141/3 gerekçe kuralı gereği zorunludur.
Ancak CMK madde 109/2 düzenlemesine göre, adli kontrol tedbirine tutuklama yasağı bulunan durumlarda da başvurulabilecektir. Yine tutuklulukta geçecek süreler dolduktan sonra salıverilenler hakkında da adli kontrole hükmedilmesi madde 109/7 gereği mümkündür.
III) Adli Kontrol Tedbirleri Nelerdir?
CMK madde 109/3, adli kontrol yükümlülüklerini tek tek sıralamıştır. Bu doğrultuda tedbirler bakıldığında;
- Yurt dışına çıkamamak,
- Hakim tarafından belirlenen yerlere, belirtilen süreler içinde düzenli olarak başvurmak,
- Hakimin belirttiği merci veya kişilerin çağrılarına ve gerektiğinde mesleki uğraşlarına ilişkin veya eğitime devam konularındaki kontrol tedbirlerine uymak,
- Her türlü taşıtları veya bunlardan bazılarını kullanamamak ve gerektiğinde kaleme, makbuz karşılığında sürücü belgesini teslim etmek,
- Özellikle uyuşturucu, uyarıcı veya uçucu maddeler ile alkol bağımlılığından arınmak amacıyla, hastaneye yatmak dahil, tedavi veya muayene tedbirlerine tabi olmak ve bunları kabul etmek,
- İlgilinin parasal durumu göz önünde bulundurularak, miktarı ve bir defada veya birden çok taksitlerle ödeme süreleri, Cumhuriyet savcısının isteği üzerine hakimce belirlenecek bir güvence miktarını yatırmak,
- Silah bulunduramamak veya taşıyamamak, gerektiğinde sahip olunan silahları makbuz karşılığında adli emanete teslim etmek,
- Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim tarafından miktarı ve ödeme süresi belirlenecek parayı suç mağdurunun haklarını güvence altına almak üzere ayni veya kişisel güvenceye bağlamak,
- Aile yükümlülüklerini yerine getireceğine ve adli kararlar gereğince ödemeye mahkum edildiği nafakayı düzenli olarak ödeyeceğine dair güvence vermek,
- Konutunu terk etmemek,
- Belirli bir yerleşim bölgesini terk etmemek,
- Belirlenen yer veya bölgelere gitmemek,
Olarak düzenlendiği görülmektedir. Tedbire hükmeden merci serbest biçimde yukarıdaki tedbirlerinden bir ya da birkaçına hükmedebilecektir. Uygulamada en sık karşılaşılan tedbirler yurtdışına çıkış yasağı ile imza yükümlüğü tedbirlerinden oluşmaktadır.
IV) Adli Kontrole Kim Karar Verecektir?
Adli kontrol tedbirine soruşturma aşamasında CMK madde 110/1 gereği Cumhuriyet Savcısı talebiyle Sulh Ceza Hakimi, kovuşturma aşamasında ise madde 110/3 gereği görevli ve yetkili yargı mercii tarafından karar verilebilir.
Kararı veren hakim veya mahkeme, uygun gördüğü tedbiri serbestçe takdir ettikten sonra kişiyi birden çok yeni yükümlülük altına koyabilir, kontrolün içeriğini oluşturan yükümlülükleri bütünüyle veya kısmen kaldırabilir, değiştirebilir veya ilgiliyi bunlardan bazılarına uymaktan geçici olarak muaf tutabilir.
Adli kontrole yargılamanın her aşamasında başvurulabilir. Nitekim Yargıtay 3. Ceza Dairesi 2021/10258 E 2021/10478 K sayılı kararında aynen; “ tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak başka suçtan tutuklu yahut hükümlü değilse sanığın 5271 sayılı CMK’nın 109/3-a maddesi gereğince “yurt dışına çıkmamak” adli kontrol tedbiri uygulanmak” değerlendirmesiyle bozma ile birlikte tutuklu olan sanığın adli kontrol suretiyle tahliyesine karar verilmiştir.
V) Adli Kontrol Tedbiri Ne Şekilde Sonlanacaktır?
Adli kontrol tedbirine hükmolunduktan sonra sonlandırılması çeşitli ihtimaller dahlinde mümkün olup bu kapsamda;
- Tedbirin uygulanması gereksiz görülen hallerde; soruşturma aşamasında resen Cumhuriyet Savcısı tedbiri kaldırabileceği gibi uygulamada yapıldığı üzere kararı veren Sulh Ceza Hakiminden bu yönde talepte de bulunabilecektir. Kovuşturma aşamasında ise yetki, karar veren yargı merciine aittir.
- Karara CMK madde 111/2 gereği itiraz edilmesi ve itirazla kaldırılması mümkündür.
- Şüpheli, sanık veya avukatın tedbirin kaldırılması yönünde talebi üzerine; CMK madde 111/1 gereği Cumhuriyet savcısının görüşü alındıktan sonra hakim veya mahkeme adli kontrol tedbirinin devam edip etmeyeceğine karar verecektir. Ancak talep olmasa da, en geç 4’er aylık sürelerde tedbirin resen değerlendirilmesi madde 110/4 düzenlemesi gereği zorunludur.
- 7331 sayılı yasayla yapılan değişiklikler kapsamında ihdas edilen madde 110/A gereği, artık adli kontrol tedbirinde süre sınırlaması getirilmiştir. Bu doğrultuda;
- Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde adli kontrol süresi en çok 2 yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 1 yıl daha uzatılabilir.
- Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde ise adli kontrol süresi en çok 3 yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek 3 yıl daha uzatılabilir. Ancak 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda (TCK) yer alan Devletin Güvenliğine, Anayasal Düzene, Milli Savunmaya ve Devlet Sırlarına Karşı suçlar ile 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlarda uzatma süresi 4 yıl olarak uygulanır.
- Çocuklar yönüyle yukarıda belirtilen adli kontrol süreleri yarı oranda uygulanacaktır.
Son olarak Esasa dair hükmün kesinleşmesiyle adli kontrol tedbiri kendiliğinden kalkacaktır. Yine soruşturma aşamasında hükmolunan tedbir, davanın açıldığı Mahkemece devamı yönünde açık karar alınmadıkça kovuşturma aşamasında devam etmemekle birlikte, uygulamada yaşanan aksaklıklar ve yükümlülük ihlali yaşamamak adına böyle bir durumda Mahkemeden tedbirin devam edip etmeyeceğini açıklamasının istenilmesi daha garanti bir yoldur.
VI) Adli Kontrolde Geçen Süre Cezadan Düşülür mü?
Adli kontrolde geçen süreler kural olarak cezadan mahsup edilmemekle birlikte CMK madde 109/6 gereği tedavi amaçlı kurumda yatmada tam süre, ev hapsinde ise yarı süre cezadan mahsup edilecektir. Zira anılan tedbirlerin kişi hürriyeti hakkı üzerinde etkisi doğrudan ve yoğun olmakla yasa koyucu bu yönde takdirde bulunmuştur.
VII) Nereye İtiraz Edilir?
Adli kontrole ve devamına dair kararlara CMK madde 111/2 atfıyla madde 267/1 gereği 7 günlük süre içerisinde itiraz edilebilir. Ayrıca yargılamanın her safhasında adli kontrolün kaldırılması talebinde bulunulması da mümkündür.
*Özgürlük ve seyahat haklarını doğrudan ilgilendiren adli kontrol kararlarına karşı yapılacak başvurularda hak kaybı yaşanmaması adına avukat tarafından takibi önem taşımaktadır.
** Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr