BOŞANMA DAVALARINDA TANIKLIK

BOŞANMA DAVALARINDA TANIKLIK
04.01.2024
185

Tanık delili, boşanma davalarında en çok başvurulan ispat vasıtasıdır. Dolayısıyla tanıkların söyledikleri, bu davalarda sonuca etkili en önemli argüman olma özelliğini her daim korumaktadır.

Yazımızla, boşanma davasında tanıklığı, konuya dair 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ve güncel Yargıtay kararları eşliğinde ana hatlarıyla ele almaktayız.

Yazı İçeriği ve Başlıklar;

İspat Yükü Nedir?
Boşanmada Tanıklığın Önemi
Tanıkların Mahkemeye Bildirilmesi ve Davet Edilmesi
Tanık Beyanına Değer Atfı

I)İspat Yükü Nedir?

Kişiler arasında uyuşmazlığa konu olan ve dava edilen bir hakkın ve buna karşı yapılan savunmanın dayandığı vakıaların/olguların var olup olmadıkları hakkında mahkemeye kanaat verilmesi işlemine ispat denir. Bu noktada ispatın ne ile ilgili olduğu HMK madde 187/1; “İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir.” şeklinde düzenlenmiştir.

Vakıa/olgu ise, bağlayıcı olan 2015/2 E 2017/1 K sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında belirlendiği üzere “kendisine hukuki sonuç bağlanmış olaylar” şeklinde tanımlanmıştır. İspatı gereken olaylar, olumlu vakıalar olabileceği gibi olumsuz vakıalar da olabilir.

Kural olarak hukukta taraflarca getirilme ilkesi geçerlidir (HMK madde 25). Yargılamayı yapan hakim, taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan vakıaların gerçekleşip gerçekleşmediğini, kural olarak kendiliğinden araştıramaz.

Ayrıca bir olayın gerçekleşip gerçekleşmediğini taraflar ispat etmelidir. İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir (HMK madde 190).

  • (“…Bu açıdan ispat yükü doktrinde; iddia konusu bir vakıanın gerçekleşmiş olup olmadığının anlaşılamaması sonucunda, vakıanın ispatsız kalması yüzünden, mahkemenin aleyhte kararıyla karşılaşma tehlikesi olarak tanımlanmaktadır. İspat yükü hakkında genel kural; TMK’nın 6. maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” ve HMK’nın 190. Maddesinde de, “İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir…”; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1942 E 2021/297 K)

II) Boşanmada Tanıklığın Önemi

Tanıklık; davaya taraf olmayan bir kimsenin, davanın sonucunu etkileyen uyuşmazlık konusu maddi vakıa hakkındaki dava dışında bizzat edinmiş oldukları beş duyudan kaynaklanan gözleme dayalı bilgilerini mahkeme huzurunda açıklamasıdır (B.Kuru/ B.Aydın; Medeni usul hukuku, Yetkin, 2021, s. 305).

Tanık, ispatın konusunu teşkil eden çekişmeli ve hukuken önemli vakıayı duyu organları aracılığıyla algılamış, gözlemlemiş olan gerçek bir kişinin bilgisini hakime aktarması, vakıayı doğrudan yansıtması özelliğinden ötürü temsili niteliği yüksek ve fakat güvenirliği tartışılabilir bir delildir. (O.Atalay/H. Pekcanıtez/M. Özekes/M.Akkan/H.T.Korkmaz; Medeni usul hukuku, Oniki Levha, 2017, s.1739).

Bu kişilerin beyanları, iddiaların ispatında işlevseldir ve son derece önemli, sonuca etkilidir. Hatta kimi zaman uyuşmazlığın ana merkezi halini dahi alabilmektedir. Boşanma davalarında ispat sürecinde taraflar arasındaki çekişmenin tanıklık üzerinden devam etmesi yakın akrabaların boşanmanın psikolojik ve sosyal boyutlarının yanı sıra yasal boyutuna da dahil olmasına neden olmaktadır.

  • (“…Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; davalı kadına yüklenen “Eşini eve almadığı” vakıası tanık C…’nin beyanında geçmekte olup, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, davacının annesi olan davacı tanığı C…’nin davalı ile aralarındaki husumet nedeniyle ifadesine itibar edilemeyeceğinden bu kusur davalı kadına yüklenemez…” ; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/2775 E 2019/4310 K)

Yaşanan olayların gerçeklikle bağlantısı öznel yorumlamalara açık olabilir. Aynı zamanda bireylerin yaşanan olayla ilgili konumları ve tarafla olan ilişkileri de bu öznel yorumları etkileyebilmektedir. Ancak tüm bunların hakim tarafından dikkatlice incelenmesi şarttır. Zira TMK madde 184 hükmü gereği; hakim, boşanma veya ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe, bunları ispatlanmış sayamaz.

III) Tanıkların Mahkemeye Bildirilmesi

Tanık gösterme usulü, HMK madde 240 içerisinde düzenlenmiştir. Tanık gösteren taraf, tanık dinletmek istediği vakıayı ve dinlenilmesi istenen tanıkların adı ve soyadı ile tebliğe elverişli adreslerini içeren listeyi mahkemeye sunar. Bu listede gösterilmemiş olan kimseler tanık olarak dinlenemez ve ikinci bir liste verilemez.

Tanık listesinde adres gösterilmemiş veya gösterilen adreste tanık bulunamamışsa, tarafa adres göstermesi için, işin niteliğine uygun kesin süre verilir. Bu süre içinde adres gösterilmez veya gösterilen yeni adres de doğru değilse, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmiş sayılır.

Çekişmeli vakıanın ispatı için; tanık bildiren tarafın tanık sayısı sınırlanamaz ve hakim tanık sayısını belirleyemez. Aksi tutum adil yargılanma ve savunma hakkının kısıtlanmasına yol açar.

Ancak, hakim hangi tanığın hangi vakıanın ispatı için dinletilmek istendiğini ilgili taraflara ileri sürülen vakıa, dinlenen bir kısım tanık anlatımı ile ispatlanmışsa, aynı vakıanın ispatı için bildirilen geri kalan tanıkların dinlenilmemesine karar verebilir (HMK madde 241).

Taraflarca fazla sayıda tanık bildirildiği takdirde; usulün bir kısmı zorlayıcı, bir kısmı da kolaylaştırıcı olan ve yukarıda belirtilen hükümlerinden yararlanarak; fazla sayıdaki tanığın dinlenmesinin, yargılamayı geciktirmesinin önüne geçilebilir. Ancak burada talepte bulunan kişinin menfaatleri gözetilmelidir.

  • (“…Davalı yargılama sırasında tanık listesinde gösterdiği … tanık olarak dinlenmesini talep etmiş, mahkemece davalı tanıklarının dinlenilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davalı kadının dinlenmesini talep ettiği tanıkların beyanlarının kusur tespitine esas olacağı ve bu bakımdan ileride bağımsız olarak açabileceği boşanma davasında kesin hüküm oluşturabileceği anlaşılmaktadır. Bu nedenle belirtilen tanıkların dinlenmesinde davalının hukuki yararı bulunmakta iken mahkemece dinlenilmesine yer olmadığına karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir. O halde davalının dinlenmesinden açıkça vazgeçmediği tanıkların 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddelerinde gösterilen usul çerçevesinde dinlenmesi, sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır…”; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/2515 E 2014/12971 K)

IV) Tanık Beyanına Değer Atfı

Mahkemede verilecek hükmün belirlenmesinde etkisinin olması açısından tanık beyanının inandırıcı olması ve gerçeklerle örtüşmesi beklenen bir kriterdir. Bu nedenle tanıklık müessesesi, dürüstlük ilkesi çerçevesinde ele alınmaktadır. Tanıklık müessesesinin dürüstlük ilkesi, bir yönüyle tanıklığın hafıza ile ilgili bölümünü tartışmaya açmaktadır.

Dolayısıyla beyanların maddi anlamda gerçeği yansıtıp yansıtmadığına dikkatle bakılacaktır.

  • (“…Türk Medeni Kanunu’nun 166/1-2. maddesi uyarınca boşanma kararı verilebilmesi için evlilik birliğinin, ortak hayatı sürdürmeleri eşlerden beklenmeyecek derecede temelinden sarsıldığının sabit olması gerekir. Tanıkların taraflardan duyum olarak aktardıkları olaylara dayanılarak boşanma kararı verilemez. Oysa dinlenen davacı tanıklarının sözlerinin bir kısmı Türk Medeni Kanunu’nun 166/1. maddesinde yer alan temelinden sarsılma durumunu kabule elverişli olmayan duyuma dayalı beyanlar olup, bir kısmı ise, sebep ve saiki açıklanmayan ve inandırıcı olmaktan uzak izahlardan ibarettir. Bu itibarla davanın reddi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek yetersiz gerekçe ile boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır….”;  Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/6582 E 2018/15135 K).

Tanığın akrabalığı, beyanlarına sırf bu nedenle değer verilmeyeceği anlamı taşımaz. Zaten işin doğası gereği boşanma davalarında tanıkların çoğunluğu yakın akrabadır. Hatta bu anlamda yaşı küçük müşterek çocuklar dahi tanık olabilir.

  • (“…Ortak çocuklardan … 2001, … ise 2007 doğumludur. Mahkemece, 09.09.2015 tarihli oturumda ortak çocukların sosyal inceleme raporunda gözlenip dinlenilmesi ve çocukların yaşları nedeniyle tanık olarak dinlenme talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı-karşı davacı kadın bu tanıklarının dinlenilmesinden açıkça vazgeçmemiştir. Tanıklar davaya bakan mahkemede veya tanığın bulunduğu mahal mahkemesinde dinlenir (HMK m. 259). Bu itibarla tanıkların hakim tarafından dinlenmesi gerektiği gibi, tanıkların yaşlarının tanıklığa engel bir durum oluşturmadığının anlaşılmasına göre, adı geçen tanıkların Hukuk Muhakemeleri Kanununun 243. ve devamı maddeleri gereğince dinlenmeleri için gerekli usul işlemlerinin yürütülmesi, dinlendiklerinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken; hukuki dinlenilme hakkına (HMK m. 27) aykırılık oluşturacak şekilde, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir…”; Yargıtay  2. Hukuk Dairesi 2016/10924 E 2018/1962 K).

Tanık beyanı, takdiri bir delil olup, hakimi doğrudan bağlamasa da, hakim tarafından tanık beyanı serbestçe takdir edilirken sadece vicdani kanaati ile karar veremez. Tanık beyanları yönünde ya da aksine hüküm tesis edilmesi durumunda, tanık beyanının neden kabul edildiği ya da edilmediği açıklanmalıdır. Bu aşamada hemen belirtilmelidir ki, akrabalık veya diğer bir yakınlık, başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz. Yerleşik Yargıtay uygulaması da bu yöndedir.

  • (“…Somut uyuşmazlıkta, yerel mahkemece tanık beyanlarının kurgu olduğu ifade edilmek suretiyle itibar edilmediği açıklanmış, ancak tanıkların gerçeği söylemedikleri yönünde yasanın aradığı anlamda yeterli delil veya emare ortaya konmamıştır.
    Bu itibarla, dosyada tanıkların olmamış olayları olmuş gibi ifade ettiklerini kabule yeterli delil veya emare mevcut olmadığından, davalı kadının, davacı kocasına ağır hakaretler ettiğini söyleyen dört tanık beyanına itibar edilerek sonucuna göre hüküm kurulması gereklidir…”;
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/1417 E 2014/1090 K)

*/Makalemizdeki içerik, genel olarak bilgilendirme amaçlıdır. Her olayın farklı özellikler taşıması ve boşanmanın kişisel, ekonomik ve mali haklar yönüyle önemli sonuçları olması nedeniyle, internetteki matbu örneklerin kullanılması yerine konusunda uzman boşanma avukatlarından destek alınması son derece önemlidir.

**/Yargıtay kararları için bknz; https://karararama.yargitay.gov.tr/

Ziyaretçi Yorumları (1)
  1. Av Saniye Sevil Kürşad dedi ki:

    Çok detaylı … çok anlaşılır …. Çok özenli bir hazırlık … tebrikler

Whatsapp
Jet Hukuk
Jet Hukuk
Merhaba.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?