1-Ceza Davası Nasıl Açılacaktır?
Deprem ve yıkıcı etkisi, maalesef ülkemizde son derece vahim neticelere yol açmaktadır. Bu konuda en büyük sorun ise, binaların ülke gerçeklerine uygun inşa edilmemesi, hatta çeşitli yollarla 3194 sayılı İmar Kanunu ve Deprem yönergeleri başta mevzuata aykırı biçimde yapılan yapılardan kaynaklanmaktadır. Neticesi ise bilindik olan “deprem değil bina öldürür” sloganına yol açmaktadır.
Ceza soruşturmasını yapmak, Cumhuriyet Başsavcılıklarının görevidir. Düzenlenen iddianamenin mahkemesine verilmesi ve mahkemenin bunu kabul kararıyla ceza davası açılmış olur.
Yasalarımızda bazı suçlar için 6 aylık sürede şikayet şartı öngörülmüş ise de, kural Cumhuriyet Başsavcılıkları tarafından resen araştırma yapılmasıdır. Nitekim deprem nedeniyle oluşan suçlarda, tek başına basit yaralanma hadiseleri dışında resen araştırma ilkesi geçerlidir. Yani şikayet olsa da olmasa da, deprem nedeniyle cezai sorumlular tespit edilecektir.
Halihazırda yaşadığımız ve etkilerini atlatmak adına ülkece seferber olunan 06.02.2023 tarihli üzücü deprem nedeniyle, bulunulan yer Başsavcılıkları soruşturma ve incelemelerine başlamıştır.
Ancak gerek depremin yıkım ve etki alanının büyüklüğü gerekse soruşturmaların hacmi gözetilerek, deprem nedeniyle kayıpları olan ya da yaralanan vatandaşlarımızın şikayet başvurularında bulunmaları, hem olayın gözden kaçırılmaması hem de delillerin toplanması noktasında adliyeye yardım yönünden daha makuldür.
2-Kimler Sorumludur?
Ceza hukuku, kusur sorumluluğu prensibi üzerine inşa edilmiştir. Bu açıdan oluşan neticeye kusuruyla etki edenler, yani depremde oluşan zarara sebep olanlar, elbette sorumlu tutulacaktır. Bu açıdan sorumluların kimlerden oluştuğu, kişilerin hangi yükümlülüklerinin bulunduğu ve ne şekilde buna aykırı davrandıklarına göre değişkendir.
Konuyla alakalı olarak 3194 sayılı İmar Kanunu, 4078 sayılı Yapı Denetim Kanunu ve sair yönetmelikler, sorumluların tespiti adına yol göstericidir.
Bu açıdan yıkılan bir binayla ilgili ilk sorumluluk, yapının sahibi ile inşa eden müteahhide ait olacaktır. Zira yapı üzerinde mülkiyet hakkı olan ve sağladığı finansla kullanılacak malzemelerin belirlenmesinde rol alan yapı sahibi ile, bu binayı ticari amaçla inşa eden müteahhidin seçimleri, neticenin oluşumunda ilk etkendir.
İkinci olarak sorumluluğun, denetim görevlilerine yöneltilmesi mümkündür. Burada yapı denetimi görevini yapan mimar ve mühendislerin ihmalleri de, yıkılan yapının durumuna göre soruşturulmalıdır. Yine yıkılan yapıya imar izni veren idari görevlilerin de sorumlu olmaları mümkündür.
Bunun dışında bazı tekil hadiseler, farklı sorumluluklar doğurabilir. Örneğin çok katlı bir binada, altta bulunan galericinin daha fazla araç sığdırmak adına kolonları kesmesi, yine ara kat bir komşunun imara aykırı biçimde destek duvarları kaldırarak evinin içinde tadilat yapması, kurtarma faaliyetinde görevli birisinin ihmalinin ya da yanlış müdahalesinin neticeye etkisi olan hallerde, bu kişilerin de cezai anlamda sorumlulukları düşünülebilir.
3-Hangi Suçlar Oluşacaktır ve Yaptırımı Nedir?
Deprem nedeniyle oluşan en vahim netice, ölüm hadisesidir. Bu sebeple Türk Ceza Kanunu madde 85/1 içerisinde tanımlı “taksirle öldürme” suçu öncelikle gündeme gelecektir. Yaptırımı ise 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.
Bununla birlikte yaralanan kişiler yönüyle ise madde 89/1-2 içerisinde tanımlı “taksirle yaralama” suçu oluşacaktır. Taksirle yaralama suçunun cezası daha basit olup oluşan neticeye göre 3 ay ila 2 yıl arasında hapis cezası ya da bunun karşılığında adli para cezası olarak düzenlenmiştir.
Ancak birden fazla kişin yaralandığı olaylarda, madde 89/4 gereği 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmektedir. Yaralama ile birlikte ölüm olayı meydana gelmişse, uygulanacak hüküm TCK madde 85/2 ve yaptırımı 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır.
Taksirli suçlarda neticeye yönelik öngörme seviyesinde ağır kusur bulunduğu tespit edilen hallerde, madde 22/3 gereği verilecek cezalarda üçte birden yarıya kadar artırım yapılacaktır.
Bunların dışında istisnai bazı durumlarda, kabullenme yani yıkılırsa yıkılsın anlayışı derecesinde kusur bulunduğu tespit edilen hallerde olası kastla öldürme suçu gündeme gelebilecektir. Bu suçun yaptırımı, TCK madde 81/1 ve 21/2 gereği 20 yıldan 25 yıla kadar hapis cezasıdır.
Yine istisnai hallerde, örneğin enkazda kurtarılmayı bekleyen kişiye müdahale edilmemesi türünden vakıalarda, TCK madde 83 kasten öldürmenin ihmal sonucu işlenmesi suçu gündeme gelebilecektir. Yaptırımı ise 15 yıl ila 20 yıl arası hapis cezasıdır.
4-Yargılama Süreci Nasıl İşler?
Deprem nedeniyle yürütülecek soruşturmalar, büyük oranda bilirkişi raporlarına dayanacaktır. Zira yıkılan bir inşaatın malzeme kalitesinden ilgili mevzuata uygun teknik kullanılıp kullanılmadığına dair etkenlerin tamamı, Ceza Muhakemesi Kanunu madde 63 anlamında çözümü uzmanlığı gerektiren bir konudur.
Sonrasında, soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Başsavcılığı, bir iddianame ile olayı mahkemeye intikal ettirecektir. Birden fazla kişinin öldüğü veya ölümle birlikte binada yaralananların bulunduğu davalar, Ağır Ceza Mahkemelerinde; kimse yaralanmaksızın tek kişinin öldüğü ya da sadece yaralanmayla atlatılan davalar ise Asliye Ceza Mahkemelerinde görülecektir. Bu davalarda yakınlarını kaydeben eş, nişanlı, anne/baba, büyük anne/büyükbaba, çocuk, torun, 2. derece akrabaların davaya katılma ve şikayetçi olma hakları bulunmaktadır.
Bunlarla birlikte, olası cezaların yaptırımsız kalmasının önlenmesi adına, Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerince sorumlu kişilerin tutuklanması, yurt dışına çıkış yasağı getirilmesi, şirket ya da kişilerin mal varlıklarına tedbir konulması mümkündür.
İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucu verilen hüküm, istinafa ve içeriğine göre temyize tabi olarak verilmektedir.
*Deprem nedeniyle oluşan zararlarda işin sigorta, tazminat, tam yargı ve ceza davaları yönü bulunmakla, hak kaybı yaşanmaması adına konusunda uzman kişiler tarafından takibi son derece önemlidir.