
I) Neden Delil Tespiti?
6 Şubat depremi ile 10 ilimizde birçok bina yıkıldı veya ağır hasar gördü. Bu noktada sorumluların tespiti için o yer Başsavcılıkları tarafından resen soruşturma işlemlerine başlanıldı. İşin tazminat yani uğranılan maddi zararların giderilmesi yönüyle bu soruşturmalarda elde edilecek bulgular elbette işimize yarayacaktır.
Ancak, delillerin kaybolma ve karışma ihtimallerinin önüne geçilmesi için amiyane tabirle her şeyi Devletten beklememek gerekir. Zira incelenecek iş ve alan, oldukça fazladır.
İşte bu noktada karşımıza 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) madde 400 ila 406 arasında düzenlenen delil tespiti çıkmaktadır. Böylelikle deliller, ivedilikle muhafaza altına alınabilecektir.
II) Delil Tespiti Nedir?
Delil tespiti, ileride açılacak davalarda kaybolma ihtimali olan delillerin biran evvel toplanması ve güvence altına alınmasında son derece önemli bir kurumdur. HMK madde 400/1 gereği kişiler, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açılacak davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir. İşte bu işleme, delil tespiti denilmektedir.
Delil tespiti talep edilebilmesi için, hukuki yararın varlığı gerekir. Eğer delilin hemen tespit edilmemesi halinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ihtimal dahilinde bulunuyorsa, hukuki yarar var sayılır (HMK madde 400/2). 6 Şubat depremi yönüyle hukuki yararın varlığı şüphesizdir.
III) Peki Nasıl İstenecektir?
Delil tespiti talepleri dilekçe ile yapılacaktır. Dilekçede öncelikle tespiti istenilen olay açıklanacaktır. Örneğin yıkılan binadan karot vb örneklerin alınması veyahut görüntüleriyle yıkımın nasıl gerçekleştiğinin tespiti türünden, talep belirtilecektir.
Bununla birlikte dilekçede, delilin hemen tespit edilmemesi halinde kaybolacağı yahut elde edilmesinin zorlaşacağı ihtimalini haklı kılan sebepler açıklanmalıdır. İfade ettiğimiz üzere 6 Şubat depremi ile oluşan yıkım, bu noktada makul bir sebeptir. Zira depreminin kapsadığı alan, bina sayısının fazlalığı ile barınma ihtiyacının biran evvel giderilmesi adına enkazların alelacele kaldırılma ihtimalleri, delil tespiti istenilmesinde hem hukuki menfaat hem de yeterli kuşku şartlarını karşılamaktadır.
Son olarak, aleyhinde delil tespiti istenen kişinin kimlik ve adres bilgileri dilekçede yer alacaktır. Fakat, aleyhinde tespit istenen kişinin kimlik bilgilerine durum ve koşullar elvermediği için, bu bilgiler olmaksızın yapılacak başvurular da kabul edilmelidir (HMK madde 402). 6 Şubat depremi için yapılacak taleplerde, bu maddenin uygulanarak muhatap gösterilmesinin beklenemeyeceği kabul edilmelidir.
IV) Delil Tespiti Süreci
Delil tespitinin istenileceği makam, açılmış bir davanın bulunup bulunmamasına göre değişir. Henüz dava açılmamış ise tespit, esas hakkındaki davaya bakacak olan mahkemeden veya üzerinde keşif yahut bilirkişi incelemesi yapılacak olan şeyin bulunduğu veya tanık olarak dinlenilecek kişinin oturduğu yer sulh mahkemesinden istenir (HMK madde 401/1). Düzenlemeden anlaşıldığı üzere bu konuda Asliye ve Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Ayrıca talep nereye yapılırsa yapılsın açılacak olan davada, delil tespiti yapan mahkemenin yetkisiz ve görevsiz olduğu ileri sürülemez (HMK madde 401/2).
Bunun dışında devam eden bir davada harici olarak delil tespiti taleplerini, o işe bakan Mahkeme karşılayacaktır (HMK madde 401/3).
Delil tespiti isteği üzerine Mahkeme, aleyhinde tespit istenen kişiye, tespitin nerede ve nasıl yapılacağını bildirerek hazır bulunma hakkı hatırlatılacaktır. Ancak acil durumlarda bu bildirim yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Sonrasında Mahkeme, talep konusuna göre belirlediği uzmanlarla birlikte olay mahalline gidecek ve bilirkişiler tarafından incelemeler yapılarak rapor haline getirilecektir. Bu rapor, ileride açılacak davada delil olarak kullanılabilecektir.
V) Alternatif Çözümler
6 Şubat depreminin boyutları, teoride var olan delil tespitini pratikte uygulanmasını zorlaştıracağı muhakkaktır. Zira hem Mahkemelerin hem de bilirkişi sayısının yeterli olmama ihtimali söz konusudur.
Bu sebeplerle delillerin bizzat ya da avukatlar aracılığıyla tespiti de düşünülmelidir. Bununla alakalı olarak İstanbul Barosu, yayınladığı deprem hukuku rehberiyle; hasarlı binalarda delil tespiti yapılarak bunun avukat, uzman mühendis ve vatandaş aracılığıyla imzalanmasını, ekine ise binanın ana kolon kirişleri dahil tüm yönleriyle video ve fotoğrafların konulmasını önermektedir.
Yine özel mühendislik firmaları aracılığıyla yaptırılacak tespitler de, delil tespiti mahiyetinde olmasalar da ileride açılacak tazminat davaları ve hatta mevcut ceza soruşturmalarında, işe yarayacaktır.
*Faydalı olması dileklerimizle, hepimizin başı sağ olsun.