
Eşin öfke kontrolü sorunlarının olması, evlilikte ciddi sorunlara yol açar ve boşanma sebebi olarak değerlendirilebilir. Öfke kontrolü eksikliği, ilişkide iletişim problemlerine, güven kaybına, duygusal ve hatta fiziksel şiddete neden olabilir. Bu tür durumlar, evlilikte sağlıklı bir ortamın korunmasını zorlaştırır ve eşlerin bir arada kalmasını imkansız hale getirebilir.
Türk Medeni Kanunu’na göre, boşanma sebepleri arasında “evlilik birliğinin temelden sarsılması” yer alır. Eşlerden birinin öfke kontrolü sorunları nedeniyle diğer eşin veya çocukların fiziksel veya psikolojik sağlığını tehdit etmesi, evlilik birliğinin sarsılması olarak kabul edilecektir. Bu durumda, boşanma davası açma hakkı doğal olarak mevcuttur.
Öfke kontrolü sorununun boşanma sebebi olabilmesi için şu durumlara bakılmalıdır.
- Fiziksel şiddet: Eşin öfkesini kontrol edememesi ve bu durumu fiziksel şiddet olarak göstermesi, boşanma sebebi olabilir. Örneğin, öfke nedeniyle eşine veya çocuklarınıza zarar vermesi, boşanma için geçerli bir sebeptir.
- Psikolojik şiddet: Öfke, sözlü ve duygusal şiddete dönüşebilir. Sürekli aşağılama, tehdit etme veya korkutma gibi durumlar da psikolojik şiddet kapsamında değerlendirilir. Öfke kontrolü sorunu nedeniyle bir eşin diğerine sürekli psikolojik zarar vermesi, boşanma sebebi olacaktır.
- Tehdit ve korkutma: Eğer öfke, tehditkar veya korkutucu bir şekilde dışa vuruluyorsa, bu da ilişkiyi sürdürülemez hale getirebilir ve boşanma sebebidir.
Özetle eşin öfke kontrolü sorunu, evliliği sürdürülemez hale getirebilir. Sürekli bir gerginlik ve huzursuzluk yaratmak, evliliğin sağlıklı bir şekilde devam etmesine engel olabilir. Bu da, evlilik birliğinin temelinden sarsılması anlamına gelir.
Yargıtay yaklaşımı da bu yöndedir, aşağıdaki örneklerde öfke sorunu kusur kabul edilmektedir;
(“…kadının süresinde olan cevap dilekçesi ve tanık beyanları da dikkate alındığında, yapılan yargılama ve toplanan delillerden davacı erkeğin öfke kontrolü sağlayamadığı, şiddete yönelik eylemlerde bulunduğu, kadına hakaret ettiği, davalı kadının da; erkeği tırmaladığı ve eşinin ailesini istemediği anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu duruma göre boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadına oranla davacı erkeğin daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekir…”; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2018/3303 E 2019/4762 K)
(“…erkeğin annesinin etkisinde kaldığı ve annesinin aile işlerine karıştığı, öfke kontrolü problemi olduğu, kadının yaptığı harcamaları tek tek belgelemesini isteyerek ve kazancına göre az para vererek ekonomik şiddet uyguladığı, kadının ise erkeğin ailesine soğuk davrandığı, birlik görevleri ile gereği gibi ilgilenmediği, savurgan olduğu, boşanmaya neden olan olaylarda tarafların eşit kusurlu kabul edilmesi gerektiği gerekçesi ile tarafların istinaf taleplerinin kabulü ile dava ve karşı davanın reddine yönelik İlk Derece Mahkemesi kararının tümden kaldırılmasına…”; Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2022/10978 E 2023/1907 K)
*Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr/