GENEL OLARAK BOŞANMA

GENEL OLARAK BOŞANMA
27.12.2022
184

I) Genel Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Genel boşanma sebepleri 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 166/3 içerisinde yer almakta olup evlilik birliğinin temelinden sarsılması olarak kabul görmektedir. Böylelikle eşlerden ortak yaşamı sürdürmelerinin beklenilmesi mümkün görülmemekte ve evliliğin devamında bir menfaat kalmamaktadır.

Düzenleme kapsamda 3 farklı genel boşanma hali mevcut olup;

  1. İlki evlilik birliğini temelden sarsan ve eşler arasındaki bağın yok olması sonucu birlikteliği çekilmez hale getiren olayların varlığıdır.
  2. İkinci olarak şartları dahilinde anlaşmalı boşanma halidir.
  3. Üçüncü olaraksa reddolunan bir boşanma davası sonucunda kararın kesinleşmesinden itibaren 3 yıl geçmesine rağmen tarafların bir araya gelemedikleri fiili ayrılık halidir.

Genel boşanma sebepleri nispi mahiyette olup anlaşmalı boşanma dışında hakim tarafından boşanmaya sebep gösterilen olayların evlilik birliğine ve ortak yaşamın sürdürülebilirliğine etkisi değerlendirilerek karar verilecektir.

II) Anlaşmalı Boşanmak Mümkün mü?

Anlaşmalı boşanma; aralarındaki evlilik birliğini sonlandırmak isteyen eşlere özgür iradeleriyle boşanma hakkının tanınmasıdır. Ancak, aile birliğinin Anayasa madde 41 kapsamında koruma altında olması ve toplum düzenine etkisi gereği yine de belirli şartlara bağlı olarak kabul edilen bir boşanma türüdür.

Anlaşmalı boşanmak isteyen eşler bizzat ya da avukatları aracılığıyla uygulamada anlaşmalı boşanma protokolü olarak adlandırılan belgeyle Aile Mahkemesine, bu mahkemenin bulunmadığı yerlerde ise Asliye Hukuk Mahkemesine başvurarak anlaşmalı boşanma talep edebilirler. Yine eşlerden birisi tarafından sunulan protokolün diğer eş tarafından hakim önünde kabulüyle de anlaşmalı boşanma mümkündür.

III) Kimler Anlaşmalı Boşanabilir?

Anlaşmalı boşanma yasal dayanağını, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) madde 166/3 düzenlemesinden almaktadır. Yasal düzenleme gereği anlaşmalı boşanma şartları;

  1. Evliliğin en az 1 yıl sürmüş olması,
  2. Eşlerin anlaşmalı boşanma yönündeki iradelerini birlikte başvurarak ya da diğerinin açtığı davayı kabul ederek ortaya koymaları,
  3. Hakim tarafından anlaşmalı boşanma iradesinin tespiti adına tarafların dinlenilmesi,
  4. Boşanmanın mali sonuçları ile varsa çocukların durumlarına ilişkin konularda tarafların anlaştıkları düzenlemenin hakim tarafından uygun bulunması,

Şartları birlikte aranır.

Anlaşmalı boşanma ile evlilik birliği temelinden sarsılmış olur ve böylelikle boşanma gerçekleşir.

IV) Anlaşmanın Konusu Neleri Kapsar?

Anlaşmalı boşanmada, eşlerin sadece boşanma iradelerini ortaya koymaları yeterli değildir. Boşanma talebiyle birlikte yan sonuçlarının da hakim onayına sunulması zorunludur. Bu doğrultuda;

  1. Mali konularda maddi/manevi tazminat talepleri ve nafaka istemleri,
  2. Çocuklar bakımından başta velayetin kime bırakılacağı ve diğer eşle kişisel ilişki olmak üzere çocuklar açısından iştirak nafakası,

Konularının sunulan protokolde yer alması gereklidir. Taraflar arasında belirtilen konularda anlaşmanın olmadığı hallerde hakim tarafından anlaşmalı boşanmaya hükmedilmesi mümkün değildir. Bu nedenlerle hazırlanacak protokolde anılan konuların ihtilafsız biçimde açıklığa kavuşturulması ve mutabık kalınması gerekecektir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2014/16344 E 2015/169 K sayılı kararında; “Tarafların irade beyanları esas alınarak boşanmalarına karar verilebilmesi için, diğer şartların yanında boşanmanın mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda tam olarak anlaşmış olmaları, hâkimin de taraflarca kabul edilen düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Tazminat haklarının saklı tutulması, bu husustaki ihtilafın devam ettiğini ve bu ihtilafın çözümünün ileriye bırakıldığını gösterir. Başka bir ifade ile “tazminat hakları saklı tutulmak” suretiyle anlaşmalı boşanma kararı verilemez. Bu husus nazara alınmadan “tazminat haklarının saklı tutulması” suretiyle Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi doğru bulunmamıştır. Taraflar boşanmanın mali sonuçları üzerinde anlaşamadıklarına göre, gösterdikleri deliller toplanarak davanın Türk Medeni Kanununun 166/1-2 maddesi çerçevesinde değerlendirilip, hâsıl olacak neticesine göre karar verilmesi gerekirken, bu yön nazara alınmadan hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.” İçtihadıyla aksi durumda anlaşmanın varlığından bahsedilemeyeceğine hükmetmiştir.

Protokolde yer alan anlaşma konuları hakim tarafından ayrıca onaylanmalıdır. Ancak, hakim tarafından onaylanmama hemen talebin reddi sonucu doğurmaz.  TMK madde 166/3 gereği hakim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Yapılan değişiklikler eşler tarafından kabul edildiği takdirde ise boşanmaya hükmolunacaktır.

V) Açılan Davanın Türü Sonradan Değişebilir mi?

Tarafların anlaşmalı boşanma talebiyle başlattıkları süreç, hakim tarafından yapılan değişikliğin kabul görmemesi veyahut boşanmanın yan sonuçlarına dair verilen kararla ilgili bazı durumlarda çekişmeli hale dönüşebileceği gibi tarafların çekişmeli olarak açtıkları dava sonradan diğer şartların da mevcut bulunmasıyla anlaşmalı hale dönüşebilir.

Boşanma hususunda yapılan anlaşma, esasında bir sözleşme olduğundan 6098 sayılı Borçlar Kanunu düzenlemeleri gereği sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğuran iradenin sakatlığına dair hata/hile/ikrah halleri anlaşmalı boşanmada da aynen geçerlidir. Ayrıca bir eşin, hüküm kesinleşmeden önce evvelki iradesinden vazgeçmesi de mümkündür. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2012/14467 E 2012/31520 K sayılı kararında; “Mahkemece; tarafların “boşanma ve fer’ilerinde anlaşmış olmalarına” dayanılarak Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir. Davacı temyiz dilekçesinde boşanma davasından feragat ettiğine ilişkin bir beyanda bulunmamakta, eşi tarafından tazminatsız ve nafakasız olarak boşanma konusunda kandırıldığını, ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, davacının bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Böyle bir durumda davaya, çekişmeli olarak devam edilmesi, buna bağlı olarak taraflara delil göstermeleri için imkân tanınması, göstermeleri halinde delillerinin toplanması ve Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde yer alan boşanma sebebinin gerçekleşip gerçekleşmediği saptanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekir. Açıklanan yönde araştırma ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir.” İçtihadıyla bu durumu açıklığa kavuşturmuştur.

VI) Anlaşmalı Boşanmada Malların Tasfiyesi

Anlaşmalı boşanma talep eden eşlerin sundukları protokolde mal rejiminin tasfiyesi konularında anlaşmaları kendi takdirlerindedir. Eşlerin hkime sundukları anlaşmada mal rejiminin tasfiyesine ilişkin bir düzenleme yapmış olmaları durumunda, hakim tarafından paylaşma uygun görülürse bu yönde tasfiye ve paylaşım yapılacaktır. Eşler konuya ilişkin birbirlerinden talepte bulunmayacakları belirtmiş iseler, iradelerinin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı hakim tarafından özellikle incelenecek ve uygun bulunma halinde sonradan eşler birbirlerinden talepte bulunamayacaktır.

Buna karşılık mal rejiminin tasfiyesine ilişkin genel bir feragatin bulunmadığı durumda, anlaşmalı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra da eşlerin bu hususta birbirlerinden talepte bulunmaları mümkündür

*Makalemizdeki içerik, genel olarak bilgilendirme amaçlıdır. Her olayın farklı özellikler taşıması ve kişinin ekonomik yaşamını doğrudan ilgilendiren boşanma davalarında hak kaybı yaşanmaması adına, konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.

**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr

Whatsapp
Jet Hukuk
Jet Hukuk
Merhaba.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?