Hukuki uyuşmazlıkların, mahkemeye gitmeden alternatif biçimde çözümlenmesinde arabuluculuk son derece önem arz etmektedir. Ayrıca bazı durumlarda arabuluculuğa başvurulması dava şartı olarak zorunlu tutulmuştur.
Yazımızla 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu başta arabuluculukla ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde arabuluculuğu ele almaktayız.
Yazı İçeriği ve Başlıklar;
1. Arabuluculuk Faaliyeti Nedir? |
2. Arabuluculuğa Başvuru Zorunlu mu? |
3. Zorunlu Arabuluculuk Örnekleri |
4. Süreç Nasıl İşler? |
I) Arabuluculuk Faaliyeti Nedir?
Arabuluculuk; uyuşmazlığın taraflarının bir araya getirilerek görüşme ve müzakerelerde bulunmalarını sağlayan, böylelikle anlaşmazlık konusunun mahkemeye gitmeden çözümlenmesini amaçlayan bir yöntemdir.
Arabuluculuk ile öncelikle tarafların anlaşma teklifleri değerlendirilir. Uyuşulmaması durumunda ise bu kez arabulucu tarafından tarafların anlaşmaları sağlanmaya çalışılır.
Taraflar dava açılmadan önce veya davanın görülmesi sırasında arabulucuya başvurma konusunda anlaşabilirler. Mahkeme de tarafları arabulucuya başvurmak konusunda aydınlatıp, teşvik edebilir. Taraflardan birinin arabulucuya başvuru teklifine 30 gün içinde olumlu cevap verilmez ise bu teklif reddedilmiş sayılır.
Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça arabulucu, arabuluculuk faaliyeti çerçevesinde kendisine sunulan veya diğer bir şekilde elde ettiği bilgi ve belgeler ile diğer kayıtları gizli tutmakla yükümlüdür. Aynı yükümlülük, bu görüşmelere katılan taraflar ve görüşmelere katılan diğer kişiler için de geçerlidir.
Gizlilik olarak anılan bu prensipler gereğince ileride dava açılması durumunda dahi bu görüşmelerdeki teklifler delil olarak ileri sürülemez veya bunlar hakkında tanıklık yapılamaz.
II) Arabuluculuğa Başvuru Zorunlu mu?
Taraflar, arabulucuya başvurmak, süreci devam ettirmek, sonuçlandırmak veya bu süreçten vazgeçmek konusunda serbesttirler. Yani kural olarak arabuluculuğa başvurmak tarafların tercihine kalmıştır.
Ancak bazı uyuşmazlık türlerinde bu başvuru zorunludur. Bu durumda arabuluculuğa gitmeden dava açılamaz, dava şartı olan bu başvuru mahkemelerce resen dikkate alınır.
Bu gibi durumlarda dava açılırken, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin dava dilekçesine eklenmesi zorundadır.
Bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece dava açan kişiye, son tutanağın 1 haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir.
İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir.
Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.
III) Zorunlu Arabuluculuk Örnekleri
Hangi uyuşmazlıkların bu usule tabi olduğu çeşitli yasalarda yer almaktadır. Bu kapsamda arabuluculuğun zorunlu olduğu önemli davalara bakıldığında;
Kira davaları;
Kira uyuşmazlıkları 7445 sayılı yasa değişiklikleriyle 01.09.2023 tarihi itibariyle arabuluculuğa tabi kılınmıştır.
Ancak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu çerçevesinde ilamsız icra yoluyla tahliyeler bunun dışında tutulmuştur, yani bu durumda eskiden olduğu gibi doğrudan icraya gidilebilecektir.
İşçilik alacakları;
7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu madde 3 gereği, yasaya, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Bu çerçevede işe iade, maaş, fazla mesai, kıdem/ihbar tazminatları ve diğer işçilik alacakları dava edilmeden önce arabuluculuğa gidilmesi mecburidir.
Ancak iş kazası veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davaları bu usule tabi değildir. Bu talepler arabuluculuğa gidilmeden doğrudan dava edilebilmektedir.
Tüketici davaları;
6502 sayılı Tüketici Yasası madde 73/A gereği Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır. Yani bu uyuşmazlıklarda kural önce arabuluculuğa gidilmesidir.
Ancak yasada belirlenen bazı uyuşmazlıklar bu zorunluluktan muaftır;
- Tüketici hakem heyetinin görevi kapsamında olan uyuşmazlıklar
- Tüketici hakem heyeti kararlarına yapılan itirazlar
- Tüketici örgütleri tarafından tüketicinin korunması amacıyla açılan davalar,
- Satışa sunulan bir seri malın ayıplı olduğunun tespiti, üretiminin veya satışının durdurulması, ayıbın ortadan kaldırılması ve satış amacıyla elinde bulunduranlardan toplatılması için Bakanlık, tüketiciler veya tüketici örgütleri tarafından açılan davalar
- Tüketici işlemi mahiyetinde olan ve taşınmazın aynından doğan uyuşmazlıklar
Ticari davalar;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 5/A düzenlemesine göre gerek TTK gerekse diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar para olan alacak, tazminat, itirazın iptali, menfi tespit ve istirdat davalarında, dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.
Diğer bazı davalar;
6325 sayılı yasa madde 18/ A gereği ayrıca;
- Taşınır ve taşınmazların paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ilişkin uyuşmazlıklar,
- 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunundan kaynaklanan uyuşmazlıklar,
- Komşu hakkından kaynaklanan uyuşmazlıklar,
Arabuluculuğa tabidir.
IV) Süreç Nasıl İşler?
Dava şartı olan arabuluculukta, ihtiyari arabuluculuktan farklı olarak arabulucu, komisyon başkanlıklarına bildirilen listeden ve büro tarafından belirlenir. Ancak tarafların listede yer alan herhangi bir arabulucu üzerinde anlaşmaları halinde bu arabulucu görevlendirilir.
Arabulucu, yapılan başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren 3 hafta içinde sonuçlandırır. Bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla 1 hafta uzatılabilir. Ticari davalarda süre 2 katıdır.
Arabulucu; taraflara ulaşılamaması veya taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması ya da tarafların anlaşması yahut tarafların anlaşamaması hâllerinde arabuluculuk faaliyetini sona erdirir ve son tutanağı düzenleyerek durumu derhâl arabuluculuk bürosuna bildirir.
Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilir ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulur. Ayrıca bu taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmez. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır. Bu hükümler tüketici davalarında tüketiciler aleyhinde uygulanmaz.
Tarafların arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaları hâlinde, arabuluculuk ücreti, Arabuluculuk Asgari Ücret Tarifesinin eki Arabuluculuk Ücret Tarifesinin İkinci Kısmına göre aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde karşılanır. Bu durumda ücret, Tarifenin Birinci Kısmında belirlenen iki saatlik ücret tutarından az olamaz.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda taraflara ulaşılamaması, taraflar katılmadığı için görüşme yapılamaması veya iki saatten az süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâllerinde, iki saatlik ücret tutarı Tarifenin Birinci Kısmına göre Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenir. İki saatten fazla süren görüşmeler sonunda tarafların anlaşamamaları hâlinde ise iki saati aşan kısma ilişkin ücret aksi kararlaştırılmadıkça taraflarca eşit şekilde uyuşmazlığın konusu dikkate alınarak Tarifenin Birinci Kısmına göre karşılanır. Adalet Bakanlığı bütçesinden ödenen ve taraflarca karşılanan arabuluculuk ücreti, yargılama giderlerinden sayılır.
Arabuluculuk bürosu tarafından yapılması gereken zaruri giderler; arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması halinde anlaşma uyarınca taraflarca ödenmek, anlaşmaya varılamaması hâlinde ise ileride haksız çıkacak taraftan tahsil olunmak üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
Arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımı durur ve hak düşürücü süre işlemez.
Dava açılmadan önce ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde 6100 sayılı HMK madde 397/1, ihtiyati haciz kararı verilmesi halinde ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu madde 264/1 içinde düzenlenen dava açma süresi, arabuluculuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar işlemez.
* Kişinin haklarını doğrudan ilgilendiren hukuk davalarında, hak kaybı yaşanmaması adına konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.