HUKUKUMUZDA NAFAKA TÜRLERİ

HUKUKUMUZDA NAFAKA TÜRLERİ
13.04.2023
136

Nafaka, üzerine çokça konuşulan, hatta hakkaniyete aykırılığı dahi ileri sürülerek kaldırılması istenen bir kavram. Ancak ne olursa olsun, nafakanın dezavantajlı kişilere sağladığı koruma ve olumlu etkiler yadsınamaz. Öyle ki bu konuda, nafaka yükümlülüklerinin yerine getirilmesinin sağlanması adına imzalanan uluslararası bir sözleşme olan “Çocuk Nafakası ve Aileye ilişkin Diğer Nafaka Alacaklarının Milletlerarası Tahsiline İlişkin La Haye Sözleşmesi” dahi mevcuttur.

Yazımızla hukukumuzdaki nafaka türlerini ana başlıklar halinde ele alarak açıklamalarda bulunmaktayız.

Yazı İçeriği ve Başlıklar;

1.       Tedbir Nafakası
2.       İştirak Nafakası
3.       Yoksulluk Nafakası
4.       Yardım Nafakası

I) Tedbir Nafakası

Tedbir nafakası; boşanma davası devam ederken eş ve çocukların aldığı nafaka türüdür. Bu nafaka yargılama sürecinde alınan bir önlem mahiyetindedir. Dava sonucunda ise bu nafaka iştirak ve yoksulluk nafakasına dönüşmektedir.

Boşanma davası açılınca, yargılamayı yapan hakimin bir dizi önlemi resen yani kendiliğinden alması gereklidir. Konu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu/TMK madde 169 içerisinde; “ boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır” şeklinde düzenlenmiş olup burada boşanma davası ile uğranılan ekonomik kaybın öne çıkartıldığı görülmektedir.

Alınacak önlemler, dava açılmadan önceki durum ile sonradan oluşan durum arasındaki farkı kapatmaya yönelik olduğundan, TMK madde 185 kapsamında çocukların bakımı, eğitimi ve gözetimine birlikte katılma yükümlülüğü ile madde 186 doğrultusunda giderlere güçleri oranında emek ve malvarlıkları ile katılma sorumluluğu dikkate alınacaktır.

İşte tedbir nafakasıyla, yukarıda yer verilen amaçlara ulaşılacaktır. Tedbir nafakası ile boşanma davası nedeniyle zorda kalan eş ve çocuklar koruma altına alınmaktadır. Yasamız kadın erkek eşitliği üzerine kurulu olduğundan erkek olan eşin de bu nafakadan faydalanması teorik olarak mümkün ise de Yargıtayın erkek olan ve herhangi bir fiziksel engeli bulunmayan eş lehine tedbir nafakası verilmeyeceğine dair eski tarihli kararları mevcuttur.

Tedbir nafakasında kusura bakılmaz. Yani boşanma sebepleri yönüyle kusurlu olunsa dahi tedbir nafakası istenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2011/2-533 E 2011/670 K sayılı içtihadı kapsamında; dava süresince geçerli olacak olan bu tedbirlerin alınmasının tarafların “kusursuz” olmaları şartına bağlanmadığı ve önlem için “kusur” unsuruna yer verilmediği tespitleri, tüm içtihatlarda ısrarla uygulanmaktadır.

Nafaka talep eden eşin ekonomik durumunun diğerinden daha iyi olması tedbir nafakası yükümlülüğünden kurtarmaz. Ancak, hükmedilecek nafakanın miktarını tayinde bu husus dikkate alınmak zorundadır. Böylece “hakkaniyet” ilkesine uygun bir nafaka tespit edilebilir.

Reşit olan çocuklar adına eşin nafaka talep hakkı yoktur.

II) İştirak Nafakası

İştirak nafakası, velayetin kullanılması kendisine bırakılmayan eş tarafından, ortak çocuğun veya birlikte evlat edinilen çocuğun yetiştirilmesi, barınma, beslenme, sağlık, bakım ve eğitim giderlerinin karşılanabilmesi için eşin sosyal ve ekonomik gücü oranında, velayetin kullanılması kendisine verilen eşe ödenen nafakadır.

Çocuklara boşanma kararının kesinleşme tarihine kadar verilen nafaka tedbir, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra çocuk için verilen nafakanın adı iştirak nafakasıdır.

Bu nafaka türü kamu düzeni ile ilgilidir. Dolayısıyla boşanma veya ayrılık kararı verilen hallerde, talep olmasa dahi Mahkeme tarafından yaşı küçük çocuklara iştirak nafakası belirlemesi zorunludur.

İştirak nafakası çocuğun 18 yaşını doldurup ergin olması halinde kendiliğinden kalktığı gibi, evlenmekle ya da yargı kararı ile ergin hale getirilmesi halinde de kendiliğinden kalkar.

Ancak çocuk 18 yaşına geldiğinde nafakanın kalkmasından sonra eğitimi devam ediyorsa, anne ve babanın bakım yükümlülükleri de devam edeceğinden, çocuğun bizzat kendisinin anne babaya veya her ikisine karşı dava açması mümkündür.

III) Yoksulluk Nafakası

TMK madde 175; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz” düzenlemesi ile yoksulluk nafakasına yer vermektedir.

Yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için öncelikle ve mutlaka boşanmaya hükmolunması gerekir. Eğer, boşanma davası reddedilmişse yoksulluk nafakasına karar verilemez. Yoksulluk nafakası için mutlaka istenmesi gerekir. Ayrıca istenecek yoksulluk nafakasının miktarı mutlaka belirli olmalıdır.

Yoksulluğa düşme koşulu boşanma kararının kesinleştiği tarih itibariyle aranır. Bir başka deyişle boşanma kararı kesinleşmeden yoksulluktan kurtulan eşe yoksulluk nafakası verilemez.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 2010/7938 E 2011/9201 K sayılı kararında; boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebileceği ve nafaka yükümlüsünün kusuru aranmayacağına içtihat etmiştir.

IV) Yardım Nafakası

Yardıma muhtaç aile fertlerine verilen nafaka, yardım nafakasıdır. Bu nafaka düzenlemesi TMK madde 364 ve 365 içerisinde yer almaktadır.

Yardım nafakası ile yükümlü olanlar, yardıma muhtaç çocuklar yönüyle üstsoy yani büyükbaba ve büyükanne dahil anne-baba ile tam tersine yardıma muhtaç büyükler yönüyle çocuklar ve torunlardır. Burada ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin genel velayet sorumluluklarına dair hükümler saklıdır.

Yoksul olan bu kişilere eğer yardım edilmezse taraflardan birinin bulunduğu yer Aile Mahkemesinde dava açma hakları bulunmaktadır. Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır. Dolayısıyla altsoy ya da üstsoy bulunan hallerde öncelikle bunlara başvurulması gerektiğinden kardeşlerin sorumluluğu ikincildir.

Davanın konusu, yoksul aile ferdinin geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir. Ancak nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.

Dava, eğer böyle bir durum varsa nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir. Yargılamayı yapan hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.

*Nafaka davalarında miktar, hakkaniyet ve tarafların boşanma nedeni ile uğradıkları kayıp ile objektif anlamda ihtiyaçları gözetilerek belirlenmektedir. Nafaka davalarının boşanma ile ilgili olanları bu davada talep edilebileceği gibi ayrı bir dava konusu da edilebilir. Bu talepler değişen koşullara göre arttırımı ya da azaltılması yönüyle tekrardan dava edilebilmektedir.

*Makalemizdeki içerik, genel olarak bilgilendirme amaçlıdır. Her olayın farklı özellikler taşıması ve kişinin ekonomik yaşamını doğrudan ilgilendiren nafaka davalarında hak kaybı yaşanmaması adına, konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.

**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr

Whatsapp
Jet Hukuk
Jet Hukuk
Merhaba.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?