Malpraktis ile Komplikasyon ayrımı, hekim sorumluluğunda son derece önemlidir. Yazımızla konuyu ana hatlarıyla açıklamaktayız.
Yazı İçeriği ve Başlıklar;
1. Tıbbi Müdahale Ne Zaman Hukuka Uygundur? |
2. Tıbbi Hata/Malpraktis Nedir? |
3. Komplikasyon Eşittir Malpraktis mi? |
4. Komplikasyon Nedeniyle Sorumluluk İhtimali Var mı? |
5. Ayrım Nasıl Yapılır? |
6. Yargıtay Yaklaşımı |
1) Tıbbi Müdahale Ne Zaman Hukuka Uygundur?
Bir tıbbi müdahalenin hukuka uygunluğundan bahsedilebilmesi için;
- Hastanın aydınlatılması,
- İlgilinin yani hastanın rızası/onayı,
- Yetkili kişi tarafından yapılacak müdahale,
- Tıbbi bir müdahaleyi gerektiren hal,
Şartları birlikte aranmaktadır. (konuyla ilgili daha kapsamlı bilgi için; estalaw.com/tibbi-mudahalelerde-hukuka-uygunluk-nedenleri/ )
Yukarıdaki kurallara riayet edilmeksizin yapılan müdahaleler, sorumluluk doğuracaktır. Bununla birlikte, hekimin sorumluluğu daha çok, mesleki kurallar ile dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık hallerinde gündeme gelebilecektir.
2) Tıbbi Hata/Malpraktis Nedir?
Bu açıdan tıbbi hata ve doktorları ürküten adıyla malpraktis kavramının irdelenmesi önem taşır.
Tıp literatürüne göre tıbbi hata özet olarak; hastaya zarar verebilen sapmalardır. Dünya Tabipler Birliğinin 1992 yılı Genel Kurul tanımlamasına göre ise; hekimin tedavi sırasında standart uygulamayı yapmaması, beceri eksikliği veya hastaya tedavi verilmemesi ile oluşan zarardır.
Yani malpraktis, icrai hareketle oluşabileceği gibi ihmalle dahi meydana gelebilecektir.
3) Komplikasyon Eşittir Malpraktis mi?
Cevabı net olarak hayır!
Komplikasyon kavramı; standartlara uygun bir müdahale yapılmasına ve gerekli tedbirlerin alınmasına rağmen ortaya çıkabileceği tıp çevreleri tarafından kabul edilen zararları tanımlar. İşin doğası gereği, tıbbi müdahaleler bu tür riskleri bünyesinde barındırmaktadır. Ayrıca her hasta, farkı fizyolojik özelliklere sahip olup sapmaların her durumda öngörülmesi mümkün değildir.
Hekimlerin sorumluluğu ise tipik bir kusur sorumluluğudur. Bu açıdan sorumluluk için, kusurlu bir davranış ve oluşan neticenin bundan kaynaklı oluşu/nedensellik şarttır. Bunun dışında, gerekli özeni gösteren bir hekimin, sırf oluşan neticeden sorumlu tutulması mümkün değildir.
Yani öngörülemeyecek durumlarda hekim sorumsuzdur. Aksi kabul, tıp ilmine aykırı olacağı gibi hekimlik mesleğini yapılamaz hale getirecektir.
4) Komplikasyon Nedeniyle Sorumluluk İhtimali Var mı?
Bir hekimin komplikasyon nedeniyle sorumluluğu, ancak ve ancak bu sürecin iyi yönetilememesi, örneğin zamanında komplikasyonun fark edilememesi veyahut fark edilmesine rağmen önemsenmeyip müdahalede gecikilmesi halinde söz konusudur. Bu noktada öngörülen komplikasyonların zararlı etkisinin azaltılması adına gerekli tıbbi önlemlerin alınması hekimin sorumluluğundadır.
Görüleceği üzere aslında bu durumda, yine ihmali bir davranış mevcut olup kusur durumu söz konusudur. Özetle komplikasyondan malpraktise geçiş, kusuru gerektirir.
5) Ayrım Nasıl Yapılır?
Bu noktada en önemli kriter, işin mahiyetine uygun biçimde müdahale ve neticenin kaçınılmazlığına göre belirlemedir. Hekimin, tıp bilime uygun biçimde yaptığı müdahaleye rağmen, netice yine de ortaya çıkıyorsa malpraktis değil komplikasyon hali mevcuttur.
Değerlendirmede, uzman bir hekim standardının referans alınması diğer bir yöntemdir. Böylelikle tıp ilmine uygun müdahale edilip edilmediği ortaya çıkmaktadır. Uygulamada bu belirleme, genelde Adli Tıp Kurumu aracılığıyla yapılmaktadır.
6- Yargıtay Yaklaşımı
Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık, objektif olarak standartlara aykırılığı içerdiği kadar sübjektif verileri, örneğin hekimin yetersiz imkanlara sahip oluşu veyahut uzun nöbete bağlı yetersiz dinlenmeyle oluşan aşırı yorgunluğun da değerlendirilmesini gerektirir.
Yargıtay 12. Ceza Dairesi 02.04.205 tarihli bir kararında; acil servise ishal ve kusma şikayeti ile getirilen 18 aylık bebeğin, ilk muayene sonrası eve gönderildiği ancak şikayetlerin devamıyla tekrardan hastaneye getirilirken yolda hayatını kaybettiği olayda; her ne kadar gerekli müdahale yapılsa dahi bebeğin kurtulacağı kesin olmasa da, bebeğin su kaybı nedeniyle gözlem altına alınmamasını, ceza sorumluluğu yönüyle malpraktis olarak kabul etmiştir (12. Ceza Dairesi 2014/9296 E 2015/5790 K).
Bununla birlikte 11. Hukuk Dairesi 16.11.2021 tarihli bir kararında; kalp rahatsızlığıyla dünyaya gelen bebeği takip eden doktora, anne karnında gerekli incelemeyi yapmayıp davacıların gebeliği sonlandırma imkanlarının ellerinden alındığı iddiasıyla açılan davada; anne karnında böyle bir tanı/teşhisin tam olarak konulamayacağı ve dolayısıyla neticenin hekim sorumluluğu dışında gerçekleştiği kabul edilmiş, hukuki anlamda malpraktis iddiaları reddedilmiştir. (11. Hukuk Dairesi 2021/3805 E 2021/6270 K).
Görüldüğü üzere Yargıtay, ceza ve hukuk davalarında somut olayın tüm özelliklerine göre sorumluluk kabulüne varmaktadır.
*Kişinin cezai ve tazminat sorumluluğunu doğrudan ilgilendiren tıbbi müdahaleden kaynaklı davalarda hak kaybı yaşanmaması adına konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.
**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr