Size kalan mirasın hayalini kurduğunuz mallardan ziyade borca batık olması durumunda ne yapmalı? Bu borçları ödemek zorunda mısınız ve böyle bir durumda size karşı icra takibi/dava açılabilir mi?
Bu soruların cevabı mirası kabul ya da reddetmenize göre değişecektir.
Yazımızla, mirasın reddi düzenlemelerini ele almaktayız.
Yazı İçeriği ve Başlıklar;
1. Mirasın Reddi Nedir? |
2. Mirasın Reddi Türleri Nelerdir |
3. Kimlere Bu Hak Tanınmıştır? |
4. Miras Nasıl Reddedilir? |
5. Mirasın Reddedilmesinin Sonuçları Nelerdir? |
6. Peki ya Alacaklılar? |
I)Mirasın Reddi Nedir?
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu madde 605 ile, kişilere kendilerine intikal eden mirası reddetmeleri hak olarak tanınmaktadır.
Peki böyle bir hak neden tanınmaktadır? Hukukumuza göre, ölümle birlikte mirasçılık hakkı doğar, ölenin malvarlığı/ tereke başka bir işleme gerek kalmadan otomatikman mirasçılara geçer. Yani mirasın kabulü için bir işlem yapılması ya da bir yere başvurulması gerekmez. Hatta mirasçı olduğunuzu bilmeseniz dahi eğer bu sıfata sahipseniz, terekedeki payınız size yasa gereği intikal edecektir.
Miras bırakanın geride belirli bir malvarlığı bıraktığı hallerde bu durum sorun teşkil etmez. Ancak tereke devredilirken, sadece aktifler yani haklar ve alacaklar devrolunmaz. Ölenin borçları da mirasçılarına aynen geçmektedir. Yani reddetmediğiniz mirasın hem menfaatlerinden faydalanırsınız, hem de külfetlerine katlanırsınız.
Bunun dışında yukarıdaki ekonomik gerekçelerin dışında, örneğin ölen kişi ile aranızın kötü olması ya da başka sebepler de, bazı durumlarda ölenin mal varlığından bir talebiniz olmamasına gerekçe oluşturabilir.
Mirasın reddi, bu sebeplerle kabul edilen bir müessesedir.
II) Mirasın Reddi Türleri Nelerdir?
İki tür mirasın reddi vardır; gerçek ret ve hükmen ret
Kişilerin, doğrudan bir beyanla iradi olarak kendilerine kalan mirası reddetmelerine mirasın gerçek reddi denir.
Hükmen ret ise, bazı hallerde mirasın yasa gereği reddedildiği karinesidir. Yukarıda izah ettiğimiz üzere, mirasın kabul edilmesi için bir başvuru ya da işlem gerekmediğinden ve hatta mirasçı olunduğunun dahi bilinmesi gerekmediğinden, bazı durumlarda kişilerin korunması gerekecektir. Örneğin yüklü bir borç içeren bir terekenin, haberiniz dahi olmadan size intikali durumunda, böyle bir borçtan sorumlu tutulmanız yasa koyucu tarafından hakkaniyetli görülmediğinden, hükmen ret halleri yasada ayrıca düzenlenmiştir. Bu kapsamda; ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras otomatikman reddedilmiş sayılır (TMK madde 605/2).
III) Kimlere Bu Hak Tanınmıştır?
Mirasın reddi, hem yasal mirasçılara hem de ölenin sonradan atadığı atanmış mirasçılara tanınan bir haktır.
Mirasın reddi, malvarlığı açısından önemli bir konudur. Bu nedenlerle reddi yapacak kişinin tam fiil ehliyetine sahip olması, yani 18 yaşından büyük, ayırt etme gücüne sahip ve hakkında bir kısıtlama kararı verilmemiş olunması şarttır.
Küçükler adına bu yetki, anne/baba tarafından kullanılacak veya onayları alınacaktır.
Vesayet altındaki kişiler için bu kararı vasi verecektir. Ancak velayetten farklı olarak burada Sulh veya Asliye Hukuk Mahkemesinden izin alınması gereklidir.
Mal ortaklığı rejimini kabul etmiş evli çiftlerde ise, farklı bir düzenleme vardır. TMK madde 265 hükmüne göre; Eşlerden biri, diğerinin rızası olmaksızın ortaklık mallarına girecek olan bir mirası reddedemeyeceği gibi, tereke borca batıksa mirası kabul de edemez. Ancak diğer eşin rızasının alınmasına olanak bulunamazsa veya bu konudaki istem onun tarafından haklı sebep olmaksızın reddedilirse, istem sahibi eş kendi yerleşim yeri mahkemesine başvurabilir.
IV) Miras Nasıl Reddedilir?
Mirasın reddi, süreye tabidir. Buna göre miras, 3 ay içinde reddolunabilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.
Ret başvurusu, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır. Sulh hakimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.
Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir. Bu kuralın tek istisnası mirasın sonra gelen mirasçılar yararına reddidir. TMK madde 614 gereği; mirasçılar, mirası reddederken, kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler.
Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.
V) Mirasın Reddedilmesinin Sonuçları Nelerdir?
Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse onun payı, miras açıldığı zaman kendisi sağ değilmiş gibi, hak sahiplerine geçer. Mirası reddeden atanmış mirasçının payı, mirasbırakanın ölüme bağlı tasarrufundan arzusunun başka türlü olduğu anlaşılmadıkça, mirasbırakanın en yakın yasal mirasçılarına kalır. (TMK madde 611)
En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Tasfiye sonunda arta kalan değerler, mirası reddetmemişler gibi hak sahiplerine verilir (TMK madde 612)
Altsoyun tamamının mirası reddetmesi halinde, bunların payı sağ kalan eşe geçer (TMK madde 613)
VI) Peki Ya Alacaklılar?
Yasa koyucu bazı durumlarda mirasın kötü niyetle reddi durumunda alacaklıları koruyucu bir hükme, TMK madde 617 içerisinde vermiştir. Düzenlemeye göre malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı, alacaklılarına zarar vermek amacıyla mirası reddederse; alacaklıları veya iflas idaresi, kendilerine yeterli bir güvence verilmediği takdirde, ret tarihinden başlayarak altı ay içinde reddin iptali hakkında dava açabilirler.
Reddin iptaline karar verilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu suretle tasfiye edilen mirastan reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bundan, önce itiraz eden alacaklıların, daha sonra diğer alacaklıların alacakları ödenir. Arta kalan değerler ise, ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak olan mirasçılara verilir.
Görüleceği üzere mirasçının, mirasla kazanacağı malları sırf alacaklılarına kaptırmamak amacı ile, mirası reddetmesi söz konusu olan hallerde, mirasçıların bu çeşit kötü niyetli davranışlarını önlemek ve bunlara karşı alacaklıları korumak hakkaniyet gereğidir. Nitekim Yargıtay 2. Hukuk Dairesine intikal eden bir olayda; “…Davalının 20.02.2008 vade tarihli bono nedeniyle davacıya borçlu olduğu, borcunu ödemediği, mirasbırakan babasının 15.12.2008 tarihinde ölümü üzerine, alacaklının 21.01.2009 tarihinde ihtiyati haciz kararı alarak, 22.01.2009 tarihinde Mersin 8. İcra Müdürlüğünün 2009/505 takip sayılı dosyasında, davalıya, mirasbırakandan intikal edecek miras payını haczettirdiği, haciz işlemini öğrenen borçlunun 23.02.2009 tarihinde mirası ret beyanında bulunduğu anlaşılmaktadır. Toplanan delillerden, davalının mal varlığının borcunu ödemeye yetmediği, davalıdan borcuna karşılık yeterli güvence göstermesi istenmesine rağmen güvence göstermediği, davalının mirası alacaklılarına zarar verme amacıyla reddettiği anlaşılmakla davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yetersiz gerekçeyle ret hükmü kurulması doğru bulunmamıştır…” içtihadıyla, alacaklıları zarara sokmak kasıtlı yapılan mirasın reddi işlemi, iptal olunmuştur (2009/21977 E 2010/10556 K).
*Kişinin malvarlığını doğrudan ilgilendiren miras davalarında, hak kaybı yaşanmaması adına konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.
**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr