I) Özel Boşanma Sebepleri Nedir?
Özel boşanma sebepleri, evlilik birliği içerisinde yaşanan birtakım olaylara dayanan olguları ifade etmektedir. Böylelikle boşanma davası, belirli vakıalara dayandırılarak ispatına çalışılacaktır.
Türk hukukunda özel boşanma sebepleri zina, kötü muamele, suç işleme/haysiyetsiz hayat, terk ve akıl hastalığından ibarettir. Anılan sebeplerden zina, kötü muamele ve terk mutlak boşanma sebebi olup olguların ispatıyla kural olarak boşanma istisnaen ayrılık kararı sonucu doğuracaktır. Suç işleme/haysiyetsiz hayat ve akıl hastalığı halleri ise nispi boşanma sebebi olduğundan ayrıca bu durumun evlilik ve ortak yaşamı çekilmez hale getirmesi şartının gerçekleşmesi gerekecektir.
II) Zinaya Dayalı Boşanma Davası
Zina sözlükte, evli bir kişinin eşinden başkasıyla yaşadığı cinsel ilişkiyi tanımlamaktadır. Hukukumuzda aynı cinsten kişilerin ilişkileri başka bir özel boşanma sebebi olan haysiyetsiz hayat sürme içerisinde değerlendirilmektedir.
Zinaya dayalı boşanmaya karar verilebilmesi için en önemli koşul, yaşanan bir cinsel ilişkinin varlığı ve bunun kesin ya da güçlü delillerle ispatıdır. Bu boyuta ulaşmayan eylemler, sadakat yükümlülüğünün ihlali olarak genel boşanma sebebi içerisinde nazara alınacaktır.
Zina vakıasına rağmen aldatılan eş zina yapan eşi affederse bu sebebe bağlı olarak dava açılamaz. Aftan kasıt, zinadan sonra yapılan eylemin bağışlanmasıdır. Yargıtay’a göre zinadan önce böyle bir açıklama ya da eşler arasında anlaşma yapılması ahlaka aykırılığı nedeniyle geçersizdir. Af iradesi, açık bir beyanla yapılabileceği gibi zımni olarak da ortaya konulabilir, ancak zımni af anlamına gelen davranışın somut olay koşullarına göre değerlendirilmesi gerekecektir. Nitekim Yargıtay kararlarında; bazı durumlarda “önceki olayların affedildiği en azından hoşgörü ile karşılandığı, hoşgörülen ve affedilen olaylara dayanılarak boşanma karar verilemeyeceği” şablon gerekçesiyle af vakıası kabul edilmekte, bazı durumlarda ise af olarak öne sürülen olaylar bu nitelikte kabul görmemektedir.
Zinaya dayalı boşanma davası, aldatılan eşin bu durumu öğrenmesinden itibaren 6 ay ve her durumda zina olayının üzerinden 5 yıl geçmemesi şartlarıyla süreye bağlı olarak açılabilir.
III) Kötü Muameleye Bağlı Boşanma Davası
TMK madde 162 düzenlemesine göre kötü muamele farklı şekillerde tezahür etmekte olup bu minvalde;
- İlk kötü muamele türü; hayata kasttır. Bu kavramdan, bir eşin diğerinin hayatına karşı gerçekleştirdiği her tür davranış anlaşılır. Ayrıca ceza hukuku sorumluluğu anlamında suç için gereken şartların varlığı tam olarak gerekmemektedir. Hayata kast eylemi, elverişsiz bir teşebbüsten ibaret olsa dahi boşanma gerekçesi oluşturacaktır. Önem arz eden, hayata kast iradesinin varlığıdır.
- İkinci kötü muamele biçimi; pek kötü davranıştır. Pek kötü davranıştan, eşlerden birinin diğerine karşı uyguladığı haksız eylemler anlaşılacaktır. Yargıtay kararlarına göre doğrudan fiziksel şiddet kadar psikolojik şiddet ve sair davranış biçimleri de pek kötü davranış olarak kabul görmektedir.
- Üçüncü kötü muamele biçimi ise; onur kırıcı davranıştır. Bu tür davranıştan, eşin kişiliği, saygınlığı ve onuruna yönelik her tür saldırı anlaşılmaktadır. Ancak bu tarz hareketlerin belirli yoğunlukta olması şarttır.
Bu sebebe dayalı boşanma davası açılabilmesi de, affedilmeme şartına bağlıdır. Yine kötü muameleye bağlı boşanma davası, öğrenmeden itibaren 6 ay ve her halde 5 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.
IV) Suç İşleme ve Haysiyetsiz Hayata Bağlı Boşanma Davası
Eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi veya haysiyetsiz hayat sürmesi diğer eşe boşanma talep hakkı vermektedir. Ancak ön koşul olarak bu durumun yarattığı ortamın diğer eş için birlikte yaşamayı beklenemeyecek düzeye getirmesi şarttır.
Küçük düşürücü suç, Yargıtay uygulaması doğrultusunda hakim tarafından toplumda egemen olan ahlak anlayışı ile failin toplum nezdinde düşeceği güç durum dikkate alınmak suretiyle belirlenmelidir. Zira küçük düşürücü suçlar yasalarımızda sınırlı olarak sayılmamış, Anayasa madde 76/2 ve diğer bazı yasalarda yüz kızartıcı tanımlamasıyla örnek olarak bir kısmı belirtilmiştir. Bu minvalde; zimmet, ihtilas, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, kasten adam öldürme, cinsel saldırı, cinsel taciz, uyuşturucu ticareti yapmak ve yağma suçları bu kapsamda değerlendirilebilir.
Bir diğer boşanma sebebi olan haysiyetsiz yaşam sürme ise, toplumun ahlak anlayışına ve değer yargılarına göre değişen bir özellik göstermektedir. Bu nedenle yargılamayı yapan hakim tarafından tarafların sosyal durumları dahil tüm koşullar nazara alınarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Her ne kadar anılan kavramın kesin sınırı belirlenememekte ise de; Yargıtay kararları doğrultusunda haysiyetsiz yaşamın evlilikten sonra sürdürülmesi ve belirli bir süre sergilenmesi gerekmektedir.
Her ne kadar bu özel boşanma sebebinde, özel bir dava açma süresi ve affa dair düzenleme yer almamakta ise de; haysiyetsiz yaşam sürme ve küçük düşürücü suç işleme nedeniyle boşanmada ortak yaşamın devam ettirilemeyecek seviyeye gelmesi şartı arandığından, affeden ya da yıllar sonra dava açan eşin durumu Yargıtay uygulaması gereği ortak yaşam şartı içerisinde değerlendirilmektedir.
V) Terk Edilmeye Bağlı Boşanma Davası
TMK madde 164 düzenlemesi kapsamında eşlerden birisinin terki özel boşanma sebepleri arasında yer almaktadır. Ancak bu sebeple dava açılması birçok şartı gerektirmekte olup;
- Eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan yükümlülükleri yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk etmesi,
- Terkin haklı bir nedene dayanmaması,
- Bu durumun en az 6 ay süreyle devam etmesi,
- Dön ihtarının sonuçsuz kalması,
Gerekmektedir.
Terk ihtarı, hakim veya noter marifetiyle terk eden eşe yapılan dön çağrısıdır. Bunun için eşe iki ay içerisinde eve dönmesi çağrısı yapılacak olup gerektiğinde bu ihtar ilanen de yapılabilir. Ancak, terk olgusu için gerekli sürede 4. ay bitmeden ihtar yapılamayacağı gibi ihtardan sonra 2 ay dolmadan da dava açılamaz.
Uygulamada Yargıtay, terkin şekli şartlarını titizlikle incelemekte ve bu şartları resen gözetmektedir. Ayrıca dön çağrısı yapan eşin ihtarında samimi olması ve bu kapsamda diğer eşin eve dönmesine uygun şartları sağlaması veyahut engellememesi gerekecektir.
Son olarak yasa gereği sadece terk eden eşin değil, ortak konutu terke zorlayan, örneğin evden kovan ya da eve girmesine müsaade etmeyen eşin de terk eden konumunda olduğu unutulmamalıdır.
VI) Akıl Hastalığına Bağlı Boşanma Davası
Akıl hastalığına bağlı boşanma sebebi, TMK madde 165 içerisinde düzenlenen son özel dava sebebidir. Bu gerekçeyle boşanma davası açılabilmesi için;
- Eşlerden birinin akıl hastası olması,
- Hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının resmi sağlık kurulu raporuyla tespiti,
- Bu durumun diğer eş için ortak hayatı çekilmez hale getirmesi,
Şartları birlikte aranır.
Eşlerden birinde mevcut aklı hastalığı, evlilik öncesinde mevcut olup TMK madde 145 kapsamında evlenmeye engel derecede bulunduğu hallerde açılacak dava, mutlak butlana dayalı evliliğin iptali davasıdır.
*Makalemizdeki içerik, genel olarak bilgilendirme amaçlıdır. Her olayın farklı özellikler taşıması ve kişinin ekonomik yaşamını doğrudan ilgilendiren boşanma davalarında hak kaybı yaşanmaması adına, konusunda uzman bir avukat tarafından dava takibi önem taşımaktadır.
**Yargıtay kararları için; https://karararama.yargitay.gov.tr